YÖK’ün hazırladığı taslağa göre, devlet ve vakıf üniversitelerinde okuyan bütün öğrenciler istedikleri farklı puan türleri arasında geçiş yapabilecek. Katsayı konusunda sürekli yargıya takılan YÖK, faklı puan türleri arasında yatay geçiş olanağı sağlayarak yine hukukun arkasından dolanacak gibi görünüyor.
YÖK’ün, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çalışma yapılmasını istediği sistemle ilgili hazırladığı yönetmelik taslağına göre, devlet ve vakıf üniversitelerindeki tüm öğrenciler farklı puan türleri arasında geçiş yapabilecek. Böylece katsayı engeline takılan meslek liseliler ile İHL mezunları, üniversiteli olduktan sonra başka fakültelere yatay geçiş yapabilecekler.
Örneğin, eşit ağırlıklı puan türündeki programa kaydolan öğrenci, sayısal puan türündeki mühendislik programına, sözel puanla ilahiyat fakültesinde okuyan bir öğrenci sayısal puanla öğrenci alan tıp fakültesine, TM puanı isteyen hukuk fakültesine geçebilecek. Bunun için not ortalamasını yüksek tutması yeterli olacak.
YÖK’ün ikinci kez Danıştay’dan dönen katsayı ayarlamasından sonra katsayı eşitliğini üniversiteye giriş yerine üniversite eğitimi içinde sağlama manevrası tüm kişi ve kurumlar açısından sürpriz oldu. Bildiğimiz kadarıyla bu taslak, üniversitelerin görüşüne sunulmadı, sivil toplum örgütlerine danışmak zaten adet değil. Taslak içindeki birinci ve ikinci öğretim arasındaki geçiş uygulanabilirse eğitim sırasında koşulları değişen öğrenciler için bir kazanım olabilir. Sonuçta aynı eğitim söz konusu olacaktır. Taslağın diğer maddeleri ise uygulanabilirlik ve niyet açısından hayli tartışmalı.
Türkiye’nin eğitim ve üniversiteye giriş sistemi ( bu karmaşaya sistem demek zor ama) hiçbir ülkeninkiyle birebir örtüşmüyor. Bu sistem; ilköğretimden itibaren yarıştırmak, mesleki teknik eğitim ve akademik orta öğretim kurumlarından mezun olanların hepsini her türlü dershaneye, pardon üniversiteye sokmak ve sonuçta işsiz bırakmak şeklinde işliyor. Hocasız hatta binasız akşam kondu üniversitelerine kapağı atanların niteliksiz işsiz olarak ortada kalmalarının adı ise “istihdam politikası”. Bu manzaraya tüy dikmek adına belirli bir alandan mezun olup, o alanda üniversite okuyan başarılı öğrencileri bambaşka bir alandan mezun edecekler.
Alanında başarılı bir öğrenciyi alan dışı bir bölümün 2., 3., 4. Sınıfına göndermek nasıl bir ödül olur bilmiyorum. Lise ve üniversitenin birkaç yılında sosyal alan dersleri görmüş ve başarılı olmuş bir genç fen bilimlerinde aynı başarıyı gösterebilir mi? Bir alanda yoğunlaşmak hem zeka türleri açısından anlaşılır bir durumdur, hem de mezun öğrencinin niteliği üzerinde etkilidir. Biraz şuradan, azıcık oradan mantığıyla kalifiye eleman yetişmez.
Bu parlak fikrin katsayı sınava çeyrek kala ortaya atılması, tam da katsayı açmazıyla boğuşulurken icat edilmesi son derece manidar. YÖK Başkanı Özcan’ın “alakası yok” demiş olması ne yazık ki inandırıcı değil. Yatay geçişleri üniversitelerin takdirine bırakacak olan YÖK, korkarım ki bu kurumlar arasındaki ayrılığı ve siyasal kamplaşmayı daha net ortaya koyacak. Kuruluş nedeni üniversiteler arası eşgüdümü sağlamak olan YÖK ün çatışmaya hizmet edecek taslaklar sunması derin bir çelişkidir.
Eğitimi güncel siyasetten kurtardığımız gün kurtuluşumuz olacaktır. O günleri de görürüz umarım…
05/03/2010
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı