Toplum olarak bol kepçe seviyoruz. Ve dahi açık büfe. Pratikte açık büfeden aç kalkmış, çöplendiğimiz onlarca yemekten bir tat almadığımız da vakidir. Eğitim de o hesap. Her şeyden azar azar tıkıştırdığımız ders programları öğrenci dimağını sağlıklı beslemiyor. Beslenme uzmanları der ki, zamanlı, dengeli ve yeterli beslenin. Eğitimin uzmanları da aynı görüşte, aklın yolu bir.
12 yıla çıkardığımız “zorunlu” eğitim, eğitmiyor. Bilinen örnek temel matematiği ve bir yabancı dili öğretemeyişimiz. Daha ileri gidiyorum, ana dili Türkçe olan öğrenciye kendi dilinde okuma yazma, anlama becerisini kazandıramıyoruz. 12 yıl diyorum, üniversiteden bildiriyorum.
Günlerin daha kısalmasıyla yine idrak edeceğimiz “karanlıkta eğitim”, uyutuyor. İkili sistemden kurtaramadığımız okullarda “geceye sarkan eğitim” bezdiriyor. Serviste geçen vakti de ekleyince öğrenci ağır işçi, öğretmen bekçi. Kazasız belasız geçirdiğimiz güne şükür, üç beş dakikalık teneffüs aralarında ders belletmece oynuyoruz, olmuyor haliyle.
Ulusal saat dilimini terk edip en Doğu uçta Iğdır’a ayarlı yaz saatimiz fecaat. Derhal 2. Doğu, İzmit ile normalleşmeli. Yetmez, valiliklere devredilecek yetkiyle ders saatlerinin ayarlamasında kamunun, çocukların yararına esneme yapılabilmeli. Vaat edilen tekli eğitime geçiş yeni derslik yapmakla ve okul dönüştürmekle mümkün. Eğitimden tasarruf gelecekten tasarruftur, artık ve hiçbir zaman etmeyelim.
Gün ışığında okula gelen, tekli ya da ikili sırada oturabileceği kalabalıktaki sınıfında, gerçek bir öğretmenle buluşan öğrenci beslenmeye hazırdır. Yaşı, ihtiyacı neyse, bünyesi neyi kaldırırsa önüne onu koymalıyız. Değilse kusuyor, mezuniyetle unutuyor. Malzemeden portakallı ördek olmuyorsa menemen yapalım, yeter ki sağlıklı olsun, doyursun.
Kabul edelim; başkentten dayatılan standart menüler her okula, sınıfa, bünyeye uygun değil. Öğretmenin teşhisine ve becerisine de alan bırakmak gerek. Zaten de öyle yapıyorlar. Haftalık programda ne yazarsa yazsın, sınıfın ihtiyacına göre ders işleyen, deftere başka şey yazan meslektaşım çok. Sanat ve spordan çalıp sınav hırsına kurban olup matematiğe boğan kimilerini söylemiyorum. Öğrenci bünyesine uyan menüyü sunan meslektaşlarımadır övgüm. Yapınız. Öğrenci yararı gözettiğiniz, öğrencinin yarar gördüğü her yöntem ve ders içeriği yetkinizdedir. Lisedeki çocuk oran orantı kurmayı bilmezken harita ölçeği hesaplatamazsınız. İlkokul 4. Sınıfa dönmeniz gerekiyorsa dönün, hesabı verilir.
Okul öncesinden başlayan tekli eğitim hamlemiz ardından her eğim seviyesinde programları hafifletmeliyiz. Okul öncesinden üniversiteye kadar (mesleki eğitim dahil) her kademe eğitimde dile, sanata spora, felsefeye yeterince alan ayrılmalıdır, net. İlkokul bebelerini 6 saat eğitemezsiniz, 5 saat yeterlidir. 5. Sınıftan başlayan seçmeli ders bolluğu azaltılmalı, günlük ders sayısı orta okul için 6, lise için 7 saati geçmemelidir. Aslı dershane olan temel liseler hafta içi 10, hafta sonu toplam 8 saate varan yoğun bir sınav programı yürütmektedir. Resmi ders programlarıyla gerçekte uygulanan alakasız olduğu halde herkes kör ve sağır. Eğitim değil, belletim yapılan bu kurumlar ihtiyaçtan var oldu, ihtiyacı bağımlılığa çevirmemeliyiz.
Düz aynada baktığımız zaman, kimin girdiği, ne öğrettiği belirsiz seçmeli derslerle şişen ders programlarına muhatap devlet okulu öğrencisi açık büfeden aç kalktı, merkezi sınavlarda döküldü. Kolej ve temel lise öğrencisi sınava odaklı menü ile serpildi, “başarılı” oldu. Her iki taraf da çocuk olmanın, genç olmanın, ilgi ve yeteneklerinden yararlanmanın yolunu bulamadı, yazık oldu bana sorarsanız.
Bakanımızın 13 Ekimde açıklayacağını duyurduğu, 25 Ekime ertelenen programından beklenti büyük. Mucize beklemiyorum, sade, gerçekçi ve uygulanabilir bir sistemdir hayalim. Misyon ve vizyon listesiyle kalabalık, tıklım tıkış ders programlarıyla bezdirici, liyakatli öğretmen ihtiyacı giderilememiş reformlar çöp, gördük. Deneysel menülerle bazı aç bırakıp bazı obez ettiğimiz çocuklar gün ışığında, bilimle, akılla, sanat ve sporla dengelenmiş bir eğitim istiyor. Eğitimin mutfağına siyaset değil öğretmen girerse olur bu iş. Bu defa olsun umarım.
Öğr. Gör. Cansel Güven