Büyük işletmelerin ve otellerin her kapıyı açmak için kullandıkları anahtarları vardır. Buna pas anahtarı adı verilir. Bir tek onunla her bölüme, her odaya ulaşabilirler. Eğer konu bir ülkeyse benzer anahtar eğitimdir, tüm politik dinamikler, manevralar, programlar insan temeline oturur ve sonuçta eğitim insanların bilinçlerini düzenleme etkinliğidir.
2007 Seçimlerine giderken partilerin de yoğunlaşması gereken nokta eğitimdir bence. AKP’nin 2002 seçimlerinden tek parti olarak çıkması kendi seçmenlerini - başka bir parti içindeyken de olsa - yetiştirmelerinden kaynaklanmaktadır. Şüphesiz bu bilinç düzenleme etkinliklerine bilerek ya da bilmeyerek başka zümreler de katkı sağlamış olabilir. Çocukları ve gençleri bazen görmezden gelmek, ya da hayal kırklığına uğratmak onların toplumsal hayata ve siyasete bakışları üzerinde etkilidir. Gelecek nesilleri yetiştirecek olan kadınların bilinci de, aynı kaynaktan şekillenmektedir ki “seçmen” dediğimiz kitle son halini böyle alır. Bugün seçim anketlerine bakıp şaşırmamıza şaşmak gerek. Çünkü bu günlere, dünlerden geldik. Cumhuriyetin ilke ve devrimlerini savunan siyasi parti ve zümrelerin ihmal ettiği çocuk, genç ve kadınlar üzerinde planlı bir “eğitim” çalışması yürüten siyasi ve ekonomik güç odakları ektiklerini biçiyorlar. Işık evlerinde, milli görüş okullarında, abla, ağabey, bacı çemberinde yetişen çocuklarımız bugün oy kullanacak yaştalar.
Türkiye’nin nüfusunun yarıdan fazlası gençler ve çocuklardan oluşurken, biz yetişkinler kendi aramızda yarattığımız polemiklerden fırsat bulup o nesilleri bugüne hazır edemedik. Üstelik zengin ve “aydın” zümrenin çocukları da tüketim çılgınlığı içinde liberalleşti, türlü kompleksler içerisinde Avrupacı, taklitçi oldu çıktı. İnsanın nasıl bir coğrafyada doğduğu, hangi geçmişe kök saldığı çok önemlidir. Ondan daha önemli olan aileden başlayarak toplumsal ve sosyal hayat içerisinde maruz kaldığı etkilerdir. Biz eğitimi hep olumlu algılama eğilimindeyiz. Oysa bir çocuk hırsız, cellat, düzenbaz olacak şekilde eğitilebilir. Beline bomba bağlayarak onlarca kişiyi havaya uçuran üstelik bunu din adına isteyerek yapan gençlerin hepsi eğitilmişlerdi. Kadını mal olarak gören, töre-namus adına cinayet işleyen birinin başka bir ilde, başka bir ailede doğması halinde nasıl bir birey olacağını düşünerek, suça ve suçluya bakışımızı gözden geçirmeliyiz bence. Bu seçimde oy kullanacak gençliği, belki bundan sonrakini de ıskaladık korkarım. Seçilmiş kadın ve çocuklarla lüks otellerde yapılan toplantı ve kermeslerin, ve partilerin sefasını sürerken, ayağımıza varoş çamuru değmedi çok şükür. Bugünü kotarma geleneğinden vazgeçerek acilen geleceğimize, çocuklarımıza yönelik bir eğitimi, bilinçlendirmeyi kurgulamalıyız. Her hangi bir koalisyonda Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden kopan fırtınalar bile, kendine seçmen devşirmek isteyen partileri tanımak açısından anlamlıdır.
Son söz olarak şunu söylemek olanaklıdır: eğer pas anahtarı elinde olanın açtığı kapılardan geçmek istemiyorsak, eğitimi yalnız okullara bırakma tembelliğinden vazgeçmek zorundayız.
21/06/2007
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr