Aslında gemi batarken söylenen klişe bir sözdür. Ama tam da vakti diye düşünmekteyim. İlk kurtarılacak anlamı taşımakla birlikte ilk kurban edilecekler diye de anlayabilirsiniz siz.
Din ve siyaset toplumun yumuşak unsurlarını kullanmayı seviyor. Bu aslında çoğu ülke için geçerli. Ulus bir iskelet ise, cinsel, dinsel, ırksal, siyasi unsurlar oynar eklemlerdir. Topluma hareket çeşitliliği kazandırabilir ama fazla da oynatmaya gelmez. Ters bir harekette bilek döner, kırılıverir boyun.
Bizimle fena oynuyorlar. Erkek egemen toplumlarda önce kadınlar kurban, sonra çocuklar. Üniversite gibi adını yazarken bile bilimsel olmak gereken bir konuya kadın dini bulaştı. İfade ürkütücü evet: KADIN DİNİ. İslamiyet yalnız kadınlara inmiş gibi beze, türbana bulayıp özgürleştireceklermiş hemcinslerimi. Müslüman beyler neredesiniz? Din ve vicdan özgürlüğünü, eğitim hakkıyla harman edip paylaşmaya var mısınız?
Şer’i hükümlerdeki yeri tartışılan “örtünme” bir emir ise, diğer tüm emirlerle birlikte uygulanması gerekmez mi? İslamiyet= örtünme midir? HAŞA! Dediğinizi duyar gibiyim. O zaman Şeriat’ın diğer hükümlerini de uygulayalım, cennete bizim sırtımızda gitmeyeceğinize göre. Kızlarınızı mirasta oğullarınızdan ayırın, medeni hukuku 4 eş alacak, bir nefeste boşayacak şekilde düzenleyin, mahkemelerde şahitliğimiz bir adam etmesin, el keselim, recm edelim. İnanç için örtü var, diğerleri yok. Aynı inançtan söz edildiğinden şüphe etmekteyim.
Özgürleştirme (?!) kadınla sınırlı kalmasın derim. Liseli gençleri, ilkokul bebelerini de özgürleştiriverin el değmişken. Milli Eğitimden sorunlu (pardon sorumlu) Bakanımız Sayın Çelik, “açık lise öğrencileri de türbanla okuyuversin” dedi bile. Açık liseye kapanma özgürlüğü yani. Zaten okul-iş arası türban kesmezdi bizi. Yayılıversin gitsin. Gidecek zaten, şimdiden köpürmekte, bendlere sığmamaktalar.
Önce kadınlar, sonra çocuklar. Ben de tam bunu diyorum. Gemiyi terk etmek için değil ama, su alan delikleri tıkamak, dümeni ele almak, yine aydınlık ufuklara yelken açmak için. Mustafa Kemal’in hediyesi değildir özgürlüklerimiz; haktır, bir hakkın sahibine teslimidir.
Ya hak ettiğimizi kanıtlayacağız ya da erkeklerimizden önce, çocuklarımızla beraber boylayacağız karanlık suları….
18/02/2008
Cansel GÜVEN