Yerel seçimler, helikopter kazası derken son iki haftayı oldukça elektrikli geçirdik. Bu satırları yazarken İMF ile yapılacak anlaşma ve kabinedeki muhtemel değişiklikler var olan -elektriğin amperini arttırıyordu-konuşuluyordu. Gündem yazma inadımı bilen dostlarım günceli yazmamı, fal açmamı istemiyor. Ortamın tozu dumanı yatışıncaya kadar sahada top çevirmem daha iyi olurmuş. Ancak bir hafta, (yani) bir yazı beklerim dedim. Mademki bahar gelmiş memleketime; çiçek, böcek yazayım ben de…
Ankara fiziki haritada bozkır renginde, siyasi olanda başkent işareti ile gösterilir. İmzadan başka ürün yetişmez, en önemli geçim kaynağı rüşvettir.
Bozkırın baharı tez geçiyor, bir bakıyorsun ki yaz gelmiş. Ya donarsın ya terlersin buralarda. Egenin baharı hastır. Hiç donmadan ısınır toprak, öyle komadan çıkar gibi değil, az önce uyumuş gibi esneyerek uyanır. Üç günde sararan değil, yaz boyu yeşil kalacak otlar biter her yerde. Renklerin ve kokuların çeşitliliği baş döndürür. Hayat gençleşir. Zaten yaşı yoktur egelinin. Ölüme kadar ergen, her yaşında kıpır kıpır…
Bahar gençsen güzeldir. İlla aşk demektir. Nabız hızlı atmıyorsa, bir öğle vakti okul ya da iş asmıyorsanız, size bahar uğramamış demektir. 98 yaşında dul kalıp, 102 yaşında vefat eden babaannem hep bahar yaşadı örneğin. Havuçlarını rendeleyip, yüzünü gülsuyuyla yıkarken genç kızdı. Torunlarına gelen görücülere sanki ona gelmişler gibi çıkar, pembe kadife elbise isterdi damat adaylarından. Cenazelere mazeret bulan Fevziye, düğünlerde başköşede oldu hep. Pişecek yemeğe, tarlanın çapasına, incir taban fiyatına takılan aklına takılırdık. “Artık hafifle, takma kafana” derdik. “Yapacak iş ve çözecek dert bitince ölür insan” demişti, haklıydı da. Kulağında Rumeli türküleri, elinde oyasıyla öldüğünde bahar gibi tazeydi.
Memleketime bahar geldi türlü, türlü. Cep delik, cepken delik ne gam! Bahar sevgiliyle ay çekirdeği çitleyebilmektir. Tüm parklar beleş, toprak kokusu, sabah çiği, ebruli gün batımları şirketten. Siz ister iş, ister dert kovalayın bahar inadına burada.
Türlü isimler verdiler; “sır” dediler, “secret” dediler, “karma” ettiler. Özü; “iyi düşün iyi olsun!”. Verdiğim sözü ucundan çiğneyerek hepiniz için iyi düşünüyorum, dostlar bağışlasın beni…
Ya Rabbim; işsizlere iş, borçlulara refah, dertlilere deva nasip et İnşallah…
Ey Yüce Mevla, bu yeşeren tabiatı, türlü tat, koku ve şöleni gören, koklayan, şükreden kullardan et bizi…
Ülkenin türlü hallerinden bağımsız daha umutlu, daha inançlı, daha güçlü olalım…
İMF nin inadına, Hüseyin Çelik, Unakıtan, Şimşek, Tüzmen, Babacan, hatta Erdoğan’ın kabine değişikliğinde mazi olmasını diliyorum. Hatta başlamışken ana muhalefet liderini de değiştirivermek geliyor içimden, bahar sarhoşluğuma verin lütfen.
Mademki bahar gelmiş memleketime, değil mi ki egeliyim; her daim kıpır kıpır, her yaşta ergen, toprağım uyanıyor, nefsime ket vuramıyorum. Mantıklı ya da değil, hak ettiğine bakmadan güzel şeyler diliyorum ülkem için. Yalansız, hormonsuz, zehirsiz tohumlar istiyorum uyanan toprağa.
Gündür biter, mevsimdir geçer…
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
4 Nisan 2009 Ulus Gazetesi