Toplumları bir arada tutan şey birlikte yaşama isteğidir. Bir insan topluluğu ister birkaç kişi isterse milyonlarca insandan oluşsun birlikte olmanın tek koşulu bu istemdir.
Bireyden ulusa giderken temel bazı kurallar değişmez. Birey kiminle beraber yaşamak ister? Kuşkusuz iletişim kurabildiği, anlaşabildiği, benzerlikleri farklılıklardan ağır basanlarla. Çünkü “farklı” olmak iletişim ve paylaşımda fazladan enerji ve sorun çözme becerisi gerektirir.
87 yıl önce üç kıtadan iki yarımadaya sığışan bir ülkeye dönüşen yeni bir devletin bir arada tutmak zorunda olduğu halk kuşkusuz farklılıklarıyla bir aradaydı. Mustafa Kemal Atatürk halktan ulusa geçişte benzerlikleri değil farklılıkları odaklamış olsaydı çoktan demokratikleşmiş (?!) olacaktık. O büyük devlet adamı yalın ve net bir tanımla milyonları bütünledi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bu büyük Millete TÜRK denir. Etnik köken, din ve dil farkı gözetilmez. Devleti kuran, onu yaşatan, gelecekte de birlikte yaşamak isteyen her yurttaş bu milletin onurlu üyesidir.
Kuruluşu izleyen tüm devrimler bağımsız, çağdaş, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma sürecine katkı sağlamıştır. Değişen koşullar ve ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde atılan temeller anayasamızın değiştirilemez ilkeleriyle güvence altına alınmıştır. Eksik ya da fazla olan hiçbir unsur yoktur. Tüm Dünyanın mazlum ülkelerince örnek alınan üzerine binlerce kitap yazılan bu büyük cumhuriyet ne oldu, nasıl oldu da eskidi, eksiklendi.
Artık 2. cumhuriyetçiler dönemi. Demokratikleştirecekler illa ki bizi.
Demokrasi büyülü bir kelime. Yerel yönetimlere yetki devriyle önce vergiler ve yatırımlar ayrılacak. Adana’nın pamuğundan Rize’ye hayır gelmeyecek. Batman’ın petrolü, Urfa’nın elektriği kendine. İstanbul bağımsızlığını ilan edecek, Ankara kadük kalacak. Ne kadar ekmek o kadar köfte.
Faklı beşik dillerimiz var, dillere özgü eğitim öğretim hakkı düzenlenecek, dinlere, mezheplere özgü okullar da daha özgür olacak kuşkusuz. Kimse el kadar kızını okula göndermeyip türbana sokuyor diye ceza almayacak, almıyor da zaten. Bu farklı okullardan aynı üniversitelere geçmek müşkül olacağından renk renk üniversitelerimiz olacak. O O üniversiteleri bitirenlerin devlet kurumlarına yerleşmeleri de demokratik olacak tabii ki. İster Çarşaflı ol, ister tek kelime Türkçe bilme gel, özgürlükten ne zarar gelmiş.
Bizi yamalı bohçaya çevirecekler en sonunda. Farklılıkların altını çizerek özgüleşeceğimiz koca bir yalan. Aynı ülküye inanan, aynı dili konuşan, varlığı ve yokluğu paylaşarak birlikte eğitim gören insanlar birlikte yaşamak ister, birlikte yaşar. Dil deyip, din deyip, ırk deyip bölüyorlar bizi. Atamızın ölümüyle başlayan alaca karanlık zifiri olmadan uyanmalıyız. Bu mucize ülkeyi Atamızla birlikte kuruşumuzun üzerinden bir asır bile geçmedi. Bir arada kalmamız yine bize bağlı. Sahte demokratlara, numaralı cumhuriyetçilere pirim vermeyeceğiz.
Demokrasi ve özgürlük sevicilerine duyurulur!
09/01/2008
Cansel GÜVEN