Ben yarın ne olacağını bilmiyorum. Yalnızca dünü ve bugünü bilmek yarına dair bir fikir verse de, fal açmak gereksiz…
Bıraktığım yerde PKK terörüne kurban verdiğimiz 10 şehit vardı. Kınama ve lanetleme mesajları… Hücre evlerinden birinde, bir tek insan 7 saat boyunca polise kan kusturmuş, bir polis bir de sivil öldürmüştü. Başbuğ konuşmuş, Hikmet Sami Türk saldırıya uğramıştı. Domuz gribi Avrupa’yı turluyordu. Adaletimizin bakanı deniz fenerini taca atarken, ergenekonla sahada top çeviriyordu. Yalnız başbakanın bileceği kabine değişikliği için toto oynuyorduk. DİSK, KESK 1 Mayıs için ille Taksim derken, devlet “olmaz” diyordu…
Şimdi kim bilir ne konuşulmakta?
Oğulları şehit düşenlerin gündemi değişmemiştir. İşsizlerin de öyle. Tıpkı neyle suçlandığını anlamadan tutuklu olanlar gibi. Muhtemel sevinenler olmuştur kabine değişince, ailecek tahttan inenler olduğu kadar. Taksim’e inilmiştir, dayak da yenmiştir. Domuzlu grip kapımızdan girmiş, muskalar yazılmıştır çoktan. Hamdolsun Müslümanız, gribin domuzlusu bizi bozmaz. Keneyle, çorap paçada savaşan bir milletiz sonuçta. Küresel kriz misali teğet olur gider.
Günlük hayatınız nasıl sahi?
Size dokunan, canınızı acıtan ne ise gündemin önemlisi odur değil mi?
Çok insani…
Çok saydığım bir aile büyüğüm bir türlü bir araya gelemeyip, biz olamayışımızdan şikayet ediyordu bugün. İnsanın önce kendini düşünmesi olağan bence. Tuhaf olan birey olamayışımız. İnsan kişisel çıkarları söz konusu olduğunda kar-zarar hesabı yapabilmeli. Yanılmamak içinse mutlaka bilgi gerek. Sanırım hazımsız olduğumuz konu da bu. Bilmek istemiyoruz ki!
Gündem sağımızdan, solumuzdan akıp geçiyor. Bakıp görmeden, duyup anlamadan tüketiyoruz. Ta ki biri kuyruğumuza basana dek. Tam da o anda dile gelmekteyiz. Devleti, adaleti, sivil toplum örgütlerini, henüz kuyruğuna basılmamışları yanımızda arıyoruz. Feveran etmek kalıyor geriye…
Bu yazıyı yazanın, belki okuyanın evladı henüz askerlikten, mayınlardan uzakta, güvende olabilir. İşsiz kalmamış, yargısız infaza uğramamıştır belki de. 1 Mayıs yalnızca hafta sonuyla birleşen bir tatil günüdür kimimiz için. Domuz da yemeyiz, grip de olmayız kim bilir?
Birlikte ve biz olmak için birey olmaya inananlardanım ben. Kazaya ve kadere inanmak başka, tevekkül başka bir şey. Henüz başımıza gelmemiş olana önlem almak, başı sıkışanla duygudaş olmak gerek. Biz olmaya “ben” den başlamalı…
Şimdi değişmiştir gündem. Biz dururken değişene izleyiciyiz. Bu defa değişen biz olsak diyorum. Yazılanı, önümüze konanı değil, seçimlerimizi yaşasak. Neyi seçtiğimizi bilerek hem de…
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
30 Mayıs 2009 Ulus Gazetesi