Her girişimde daha da düğümlenen bir mesele; meslek liseleri ve katsayılar. Soruna politik ve popülist yaklaşıldığı sürece her değişiklik yeni bir soruna dönüşüyor. AKP döneminin son YÖK Başkanı Sayın Yusuf Ziya Özcan katsayılar ve ÖSS sorununa yeni bir (de) reformla katkı sağlayacak gibi görünüyor.
Alan ve müfredat açısından çeşitlik gösteren meslek liselerini imam hatip liseleri algısına kurban etmek yanlış olur. Sanıldığının aksine bu algının laik kesim yerine dinden siyaset üretenlerce güçlendirildiğini düşünüyorum. Siyaseten verilmiş sözlerin varlığı meslek liseleri konusunu bir rövanş alma, gol atma hırsına kurban ediyor.
Bu günkü haliyle gerek katsayı gerekse ÖSS nin yeniden değerlendirilmesi ve yapılandırılması gerektiğini düşünüyorum. Ama nasıl? Her şeyden halen ister meslek lisesi isterse genel lisede okuyanlar için artık maç başlamış durumdadır. Yani 4 yıllık lise eğitimi içinde olan bir öğrenci için “keşke” dedirtecek radikal bir değişiklik yapılması doğru olmaz. Bu ilke orta öğretime geçişi düzenleyen sınavlar için de geçerlidir. Yürürlükteki uygulamaya ve ilgili normlar üzerinden sınava hazırlananların bir anda farklı bir değerlendirmeye maruz kalmaları hukuken sakattır. Eskiden yalnızca hükümetler bazen de bakanlar değiştiğinde rastladığımız bu marazi değişiklikler 6 yıllık AKP iktidarının değişmez Milli Eğitim Bakanı Sayın Çelik tarafından onlarca kez yapıldı, ya da yargıdan döndü.
İnsanların kendi eğitimleri ile ilgili karar değişikliği yapmaya hakları vardır. Ancak devletin eğitimle ilgili duruşu daha stabil olmak zorundadır. Akşamdan sabaha, keyfe keder reform yapılamaz.
Çözüme odaklanırsak temel konu üniversite kazanmak değil kalifiye insan olmak, meslekli olmaktır. Türkiye gibi genç ve kalabalık bir ülkede öncelikle bir istihdam politikası yapılanmalıdır. Hangi alanda kaç elemana ihtiyacımız var? Kaç tekniker, kaç mühendis, kaç öğretmen, kaç doktor? Bunu bilmeden üniversite tabelası asmak işgüzarlıktır. Milyonları dershane tezgahından geçirip üniversite kapısına yığmak, oradan çıkanı KPSS zulmünden geçirmek, alan dışında iş arar hale düşürmek de zulümdür!
Hemen şimdi yapılması gerekenle ve uzun soluklu reformları ayrı değerlendirmeliyiz. Bu yılki ÖSS için geçerli olmak üzere meslek liselerinde okuyanların alanlarının devamı sayılan üniversitelere girişlerindeki katsayı engelini kaldırmakta beis yoktur. Hatta bazı temel eğitimleri almış oldukları düşünüldüğünde mesleki başarının artacağı da düşünülebilir. Sağlık meslek lisesinden tıp fakültesine, teknik liseden mühendisliğe geçişte genel liselilerle eşit koşullarda yarışmalılar. Genel liselerdeki alan dışı tercihler de bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu günkü haliyle tarih, coğrafya bilmesi gerekmeyen hukukçular, istatistik bilmeyen sosyologlar yetiştirmekteyiz.
Pahalı ve meslek edinme amaçlı liseleri genel liselerle eşitleyip her alanda üniversite okur hale getirme lüksüne ise asla düşülmemelidir. Bu durumda bir grubun eline çift piyango bileti verilmiş olur. Alan dışında üniversite kazanırsan sana verilen mesleki eğitim boşa gitmiş olurken, kazanamazsan da meslek edinmiş olarak genel liselilere göre avantajlı olursun. Oysa genel lisede okuyan bir öğrencinin meslekli olmak için tek seçeneği üniversite kazanmaktır.
Eğitimi siyasetten korumak gerek. Bu durum bedava kömür dağıtmaya benzemez. Müjde gibi sunulan pek çok değişikliğin faturasını kısa ya da uzun dönemde milletçe ödeyeceğiz. Ülkemizin koşulları ve ihtiyaçları üzerinden gerçek reformlara ulaşmak için önce samimiyete ve bilimsel yaklaşıma ihtiyacımız var.
30/01/2009
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı