Ülkemizin kalkınmasında en büyük pay ve emek sahibi olan işçi ve memurların alanlarda birlikte olacakları 1 Mayıs, tüm dünyada da bir emek bayramı olarak kutlanmaktadır.
Sendikal tarihimizde emek hakkı ve temsili noktasında karanlık anılar bulunmaktadır. Kanlı 1 Mayıs (1977) da bunların başında gelir. Üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen işçi kanı dökenlerin tespit edilmemiş olması, kanlı tertibin faili meçhul kalması bu bayramın gereğince kutlanması önündeki en büyük engeldir. Uygar ülkelerde emekçi sorunlarının gündeme geldiği, çözüm arandığı, emeğin bir bayram atmosferinde taçlandırıldığı bu tarih ülkemiz için adeta bir hesaplaşma günüdür.
2008 1 Mayısına da aynı çatışma ortamında giriyoruz. AKP Hükümetinin Taksim’i mitinge kapatma ısrarı ve günü tatil etmeyişi gerginliğin ana kaynağı olmuştur. Gerek güvenlik gerekse ekonomik temelli gerekçeler kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmamıştır. Provakasyon söz konusu olduğunda adresin bir önemi kalmayacaktır. Alanı kapatmanın çatışma riskini arttıran bir adım olduğu da açıktır.
Ne yazık ki sendikalar da 1 Mayıs hazırlıkları açısından iyi bir sınav veremediler. En büyük emek örgütü olan Türk-İş’in net olmayan, gönülsüz duruşu Emek platformunun hükümet karşısındaki elini zayıflatmıştır. Görüşmelerin tıkanması noktasında atılan geri adımlar kitlesel baskıyı azaltmıştır. Alanın kapatılmasını yargıya taşıma konusunda hiçbir adım atılmayışı da sendikal niyet konusunda şüpheye düşmemize neden oldu. Talebe valilikçe verilen “red” cevabının yürütülmesinin durdurulması için ivedilikle yargıya gidilmesi gerekmekteyken, sorun polemikler üzerinden medya ortamına sürüklenmiştir. Tartışma, Başbakan ve üst düzey bürokratların dillendirdiği; illegalite, terörist ve ayak takımı ifadelerinin, sendikalarca “görürsün ayak takımını” şeklinde yanıtlanmasıyla seviye kaybetmiştir. Tarafları açısından kötü verilmiş bir sınavdır.
Çalışanın temsili ve emek hakkının yüceltilmesi açısından bir büyük fırsat olan 1 Mayıs işçi bayramının ülkemizde kişisel ve siyasi çıkarlar gözetilerek harcanmasına asla razı değiliz. Çözümsüzlükten ve gerginlikten beslenen tüm kişi ve yapılar doğabilecek olan tüm zarar ve kayıplardan sorumludur. Unutulmaması gereken şudur ki: çalışan kesim ne hükümetlerin ne de sendikaların malıdır. Devletle ve meslek örgütleri ile ilişkisi yasalarla belirlenmiş olan çalışanlar en iyi şekilde temsil edilmeyi ve korunmayı hak etmektedirler.
Her alanda emeği, teri ve hakkı bulunan çalışanlarımızın 1 Mayıs İşçi bayramını kutluyor, aydınlık ve güzel yarınlara üreterek, bölüşerek ulaşacağımız inancını koruyoruz.
30/04/2008
Cansel GÜVEN