OKS sonuçları açıklandı, tüm öğrencilere hayırlı olsun. Bir ülkede herkese eşit, parasız ve çağdaş eğitim olanağı sağlanmamışsa, çocukları sınava sokarak yarıştırmak, bu sınavlara göre eğitim kalitesi iyi ya da düşük okullara yerleştirmek insafsızlıktır.
Her anne ve baba gelir durumu, eğitim seviyesi ne olursa olsun, çocukları için iyi bir gelecek hayal eder. Bu isteğin düğümlendiği nokta meslek sahibi olmaktır. Türkiye’de bunun açılımı üniversite mezunu olmak şeklinde algılansa da, bölünerek çoğalan tabela üniversitelerinin gençleri mesleğe kavuşturma konusunda yetersiz kaldığını bilmek zorundayız. Yani yalnızca üniversite değil “iyi üniversite” kazanmak zorundayız. “İyi” üniversitelere yerleşmek için de “iyi” liselerde okumak gerekiyor ki, bunun için hayatınızda yalnız bir defa girebileceğiniz OKS sınavı belirleyicidir.
İşte temel yanlışlık burada başlamaktadır. Yalnızca üç saatlik bir sınav ile, öğrencinin geleceğinin belirlenmesi 12-13 yaş dilimindeki çocuklar için sarsıcı bir durumdur. Öğrencilerin ait oldukları ekonomik sınıflar, ilköğretim sürecini farklı maliyetlerle, farklı kalitede tamamlamalarına neden olmakta, sınav stresi ve başarısını da doğrudan etkilemektedir. Nitekim sınava giren 818 bin 359 öğrenciden, 27 bin 277 öğrencinin, yanlışları, doğruları götürdüğü için puanları bile hesaplanamadı.
Dershane - özel okul - özel ders üçgenine çekilen öğrenciler ne yazık ki sisteme sermaye ediliyor. Seçime giderken neredeyse tüm partilerin OKS-ÖSS sınavlarını kaldırmakla ilgili vaatlerini de iyi okumak gerek. Bir sınav yerine üç sınav koymak, bizi dershanelere fazladan 2 yıl daha müşteri yapacaktır. Siyasi partilere sormak gerekir: çok büyük bir sektör haline getirilen dershaneleri etkisizleştirecek düzenlemeleri yapma cesaretiniz var mı?
AKP döneminde torpille devlet okullarına göre iyice palazlandırılmış olan özel okullar da, resmi kurumların başarısızlığından beslenmektedir. Her çocuğu, kendi yetenekleri ve zekası doğrultusunda ulaşabileceği en üst noktaya taşıyacak fırsat eşitliğine dayalı bir eğitim sistemine kavuşmamız, dershane ve özel okullara yönelen gereksinimi en alt seviyeye indirecektir. Sorunu çözmek ve eğitim kalitesini üst sınırda eşitlemek için, samimi bir kararlılığa gereksinim vardır.
Sınavlara önemli oranda etki eden orta öğretim başarı puanı da, ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sınavlar konusunda sabıkalı olan MEB yüzünden, 2007 OKS’de yine soru iptali yaşadık. Aynı neti yapan iki öğrenci arasında, orta öğretim başarı puanları yüzünden sıralamalar kaydı, hatta sınav birincisi bile değişti. Özel okulların not verme konusunda, devlet okullarına göre daha cömert oldukları bilinmektedir. Çuvalla para döktüğünüz bir okulun, çocuğunuzu düşük ortalamalı, bol zayıflı bir karne ile eve yollaması okulun başarısızlılığı, paranın boşa gittiği duygusunu uyandırır. Notları bir parça şişirmek, başarı puanını, bu da OKS sıralamasını değiştirir. Özelleştirmenin, eğitimi nerelere doğru sürüklediğinin kanıtlarından biri de budur. Bu şartlar altında neresinden tutarsanız elinizde kalan bir sınav açmazıyla karşı karşıya bulunmaktayız..
Tüm adaletsizliğe karşılık, en başarılı illerin Anadolu’da yer alması, devlet okullarının toplamda özellerden daha başarılı çıkması avunulacak bir durumdur. Her türlü yoksunluk ve olumsuzluğa direnerek okullarında, sınıflarında mucizeler yaratan sevgili meslektaşlarımı içtenlikle kutluyorum. İkili eğitim, kalabalık sınıflar, düşük maaşlar ve sağlıksız çalışma ortamlarına karşılık, gelecek için sorumlukla çalışan o öğretmenler var oldukça, umudumuz tükenmeyecektir.
Bir öğretmen ve veli olarak yeni parlamentonun her türlü gösteriden uzak, sağduyulu ve adil şekilde çalışarak bu sınav sorunlarını çözmesini diliyorum; gerçek çözümlerin ayrıntılı ve sabırlı bir çalışmanın ürünü olduğunu bilerek…
12/07/2007
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr