Üzerime devrilen dolabı kaldıracak kişiyi seçerken cinsiyeti önemserim. Kas gücünün gerekmediği konularda ise “insan” olmak önemlidir.
Milli Eğitim Bakanlığı el değiştirirken çoğunluk, Sayın Nimet Çubukçu’nun kadın oluşuna yoğunlaştı. Biz Hüseyin Çelik’in erkek oluşuna bozulmuyorduk ki!
Kadınların yönetici ve “ilk” olması 21. yy. Türkiyesinde hala alkışlanacak bir durumsa, hayret ve takdir vesilesiyse, utanmak gerek aslında. Bırakın nüfusun yarısı olmayı, bakanlık personelinin çoğu kadın. Hatta öğretmenlik genellikle kadın mesleği olarak algılanır ki bu da başka bir yanılgı.
Hal böyleyken Sayın Çelik’in devrettiği bakanlık çok erkek! Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında müsteşar ve müsteşar yardımcılarının tamamı, 16 genel müdürden 15’i (kadın olanı kız meslek liselerinden sorumlu), 40 Genel Müdür Yardımcısı’nın 37’si, 77 Daire Başkanı’nın 69’u Erkek. Hiç Kadın il milli eğitim müdürümüz yok. İlçelerde kadınların erkeklere oranı 5/922!
Eski görevi Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı olan Çubukçu’nun bu tuhaf dağılıma el atması gerekmektedir. Pozitif de olsa ayrımcılıktan değil, liyakatten söz ediyorum. Bu noktada cinsiyet dışında badem bıyık ve yandaş sendika faktörünü de bertaraf etmesi gerekecek. Hemşerilik ve partidaşlık da cabası.
Devir teslim törenini gözyaşları içerisinde izlerken (mutluluktan), birkaç nokta dikkatimi çekti. İlki Çelik’in kendini yere göğe koyamayan nutkuydu. Sanırsın görevden alınmamış, madalya kazanmış! Bizde kendini öven kişi muteber değildir, bırak el övsün denir adama. Bakanlıkta ve milli eğitimde yapılacak iş bırakmamış, artık otomatik pilotla idare edilecekmişmiş ( Otomatik pilot Nimet Çubukçu oluyor).
En hafifinden nezaketsizlik olarak nitelenecek bu ifadeye, hadsizlik, kendini beğenmişlik, itiraf,… gibi sıfatlar da eklenebilir. Arkasından teneke çalan, kurban kesen, bayram edenlere cevaben Çelik; “sevinmeyin hükümet değil, kabine değişti” demiştir. Demek ki esas ve sürekli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Politikası değil, AKP hükümetinin politikasıymış. Doğrudur ve yine itiraftır.
Sayın Çubukçu hukukçudur ve evet kadındır. Giden bakan ise eğitimciydi ve evet erkekti, Vanlı olduğu kadar. Atanmadık eğitimci, erkek Van’lı komadı geriye.
Kişisel olarak, bir hukukçuyu Çelik gibi bir eğitimciye tercih ederim. Öğretmen günlerinde bile öğretmen azarlayan bir bakan olarak hatırlayacağım kendisini. Bakanlıkta hak-hukuk, çölde su gibi, ara ki bulasın. Cumhuriyet tarihinde en çok dava edilen ve dava kaybeden bakan ve bakanlık Çelik dönemindeki Milli Eğitim. Kendi gitmiş olsa da davaları sürüyor, sürecek. 11 kere görevden aldığı Erzurum Milli Eğitim Müdürü Budak, 12 defa geri döndü. Çelik’in kesesinden binlerce lira tazminat aldı, davaları sürmekte. Atamadığı öğretmenler, parçaladığı ailelerden aldığı ahlar memur forumlarından taşıyor.
Ölenin ve gidenin arkasından konuşmak şık değil ama o giderken de rahat durmadı. Değişiklikten haberdar olmalı ki son on günde 76. maddeyi kullanarak binlerle ifade edilen idareci ataması yaptı. Evi boşaltan kiracının dolapları sökmesi gibi, hem talan, hem benden sonrası tufan…
Biz, öncelikli sorunlar ve çözüm önerilerimizle Sayın Bakanımızı ziyaret edeceğiz. Bu bir kadın dayanışması olmayacak. Çelik krallığını, liyakatin, çağdaşlığın, hukukun egemen olduğu demokratik bir kuruma dönüştürmek için çalışacağız.
Enkaz devralan Sayın Çubukçu’nun işi zor. Tabi kaptan pilot olmak niyetindeyse. 23 Nisan bebeleri misali (selefinin umduğu gibi) koltuk ısıtacaksa, o zaman kadın olması durumu kurtarmaz. Bu ülke yüzlerce başarısız erkek politikacı gördü, hiçbirini cinsiyetle açıklamadı. Kadınlar ya başarmak zorunda, ya da kadın oldukları için başarısız sayılmakta.
Başarılar dileriz Sayın Bakan…
11/05/2009
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı