Türkiye’de her şeyin pahalı olduğu koca bir yalan! Dünya’nın en pahalı şeyi en ucuz bizde: İNSAN!
Gelen- giden hükümetler neslimiz üzerinde rahatça deney yapar. İlkokula başlayan bir öğrenci üniversite kapısına gelinceye kadar sistemde ortalama 14-15 defa değişiklik olur. Büyük kentlerde dershane, etüt, özel ders ile durumu az hasarla kurtarmaya çalışırız. Çünkü, insanca bir yaşam demek olan meslek sahibi olmak için genç ve kalabalık nüfus acımasız bir rekabet içinde.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki çocuklar bu yarışı uzaktan ve umutsuzca izliyor. Onlar ırgat, vasıfsız işçi, suç ve terör örgütleri için korumasız av durumundalar.
Yine şehit haberleriyle sarsıldık. Terörün haklısı olmaz! Yalnız silahlı mücadele ile de çözülmez! Canımız çok yanarken soruna ve çözüme odaklanmakta güçlük çekebiliriz. Böyle zamanlarda bize “çözüm önerisi” gibi sunulabilecek tuzaklara dikkat etmek gerekir. Daha fazla demokrasi kılıfına karşı özellikle uyanık olmalıyız. 3 yıl kadar terörün en yoğun olduğu 92-95 yılları arasında Güney Doğu’da öğretmenlik yapan, hala bölgedeki öğretmen ve velilerle görüşen biri olarak şunu rahatlıkla söylüyorum. Gençleri dağa çıkaran şey demokrasi azlığı değil, yoksunluk, yoksulluk, eğitimsizlik ve çaresizliktir!
Bu kara günlerin ardından bize “anadilde öğretim” diye dayatacaklar. Anadili okuyup yazmayı öğrenmek başka, matematiği, tarihi, mühendisliği, tıpı, hukuku, muhasebeyi,… anadilde öğrenmek başka. Bu ülkede her etnik dil ve lehçede meslek lisesi, fakülte ve yüksek okul açmak mümkün mü? Bu çocuklar yalnız ilköğretim okusun, liseye gitmesin mi denecek? Hadi liseler açtık, hangi branş öğretmeni, hangi lehçede ne öğretecek? Bu öğretmenleri yetiştirecek olan kim? Üniversite çağında ne yapacağız? Tüm eğitimini 16 yıl anadilde, örneğin Kütçe olarak almış bir avukat, hangi yasayı anlayıp, nasıl savunma yapacak? Doğrudan Kürt Federe Devleti istiyoruz demekten korkanlar, masumca “demokrasi” diyorlar buna. Hadi ordan!!
Aktütün’de şehitlerimiz kadar kapısı demirli ilkokul da acıttı yüreğimizi. Okulda eğitim öğretimin başlamadığı haberine Milli Eğitimimin Bakanı “YALAN” diyordu, “İFTİRA” diyordu. Hadi Medya uydurdu da, el kadar bebeler, nal gibi kilit de mi yalan söylüyor! Bu cin bakışlı, aslan yürekli bebelere Aydın’daki, Samsun’daki yaşıtlarına sağlanan eğitim olanakları sağlanmazsa nasıl eşit yurttaşlar olabilirler?
Her şehit cenazesinde iri iri laflar eden devlet büyüklerine sesleniyorum: Vatan toprağının dört yanında, 7 bölgesinde barış ve demokrasi istiyorsanız, geri kalan bölgelere eğitimi önce ve koşulsuz olarak götürün! Tüm ülkede zorunlu ve parasız olması yasayla zorunlu olan ilköğretim hakkımız zaten gasp edilmiş durumda, siz de kalsın. Siz öncelikli olarak Doğu Ve Güney Doğuya okul öncesinden başlayacak şekilde resmi dilde eğitimi, üstelik zorunlu ve parasız olarak götürün. Kürt Bebeleri, tek kelime Türkçe bilmeden geldikleri harabe okullarda aynı müfredatın hakkından gelemiyor. Başka coğrafyalardaki yaşıtlarından daha az zeki olmadıkları halde üniversite ve meslek lisesi kapılarına yaklaşamamalarının nedeni genetik faktörler değil, yanlış eğitim politikalarıdır.
Terörü bitirme konusunda kararlı ve samimi isek, önce ve acilen eğitime yatırım yapacağız. Okul öncesi en az iki yıl zorunlu eğitime alacağımız çocuklarımız yaşıtlarıyla aynı çizgiden başlayacak yarışa. Yıllardır itilmiş olmanın, unutulmuşluğun acısını çıkartırcasına utandıracaklar bizi. Tüm madalyaları toplayacak, nazlı muhallebi çocuklarına nal toplatacaklar, söz! O zaman görelim bakalım kim çıkarmış dağa? Bu cennet vatanda vatandaş olmanın, meslek sahibi olmanın, ırktan, dinden, dilden, cinsiyetten bağımsız “insan” olmanın tadını alan bireyi hiçbir terör örgütü kandıramaz.
Yediğiniz, yuttuğunuz, attığınız yeter! Yumuşak gerilerinizi yasladığınız ceylan derisi koltuklara, zırhlı makam araçlarına, batıklara, yatıklara harcadığınızın birazını verin bu cin bakışlı çocuklara!
10/10/2008
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
guven@aes.org.tr