Yeni YÖK Başkanımız Yusuf Ziya Özcan, yaptığı özgürlükçü açıklamalarla gündeme giriş yapmıştı. Çok geçmeden özgürlüğün türban ve para yettiğince ÖSS sınavına girme hakkından ibaret olduğu anlaşıldı.
Yasal dayanaktan yoksun bir genelgeyle “türbana kapıları açın” dediği için yargıyla başı derde giren özgürlükçü başkan “önerdim, emir vermedim” diyerek salvo yapmıştı hatırlarsınız. “Siyasi simge de olsa maksat özgürlük olsun” ekolüne takılan başkan, üniversitelerarası kuruldan çıkan en küçük sese bile tahammül göstermedi ama. Kurulu yetki aşmakla suçlayan başkan, konu ÖSS olduğunda bu konuda yetkili ÖSYM yi yok sayarak ahkam kesme konusunda cömertti doğrusu. Bilimsel temelden ve ülke gerçeklerinden uzak tezini kamuoyu ile paylaşırken, “seneye yetişir” diye de müjdeledi. Aklın ve bilimin hakim olduğu her hangi bir ülkede bu çapta bir değişiklik yapmak için en az on yıllık bir süreye ihtiyaç duyulur. Bizim akşamdan sabaha değiştirmemizin nedeni, intibak süremizin muhteşem oluşu, ya da kervanı yolda dizme ısrarımız olabilir. Zaten uymazsa yine değiştiririz. Bu arada yaşanan sıkıntılar, dökülen paralar, oluşan mağduriyetlere de eğitim zayiatı deriz olur biter.
Başkanımızın daha ÖSYM bile habersizken kamuoyu ile paylaştığı bilgiler için minnet duyuyoruz. Sonuçta yürürlüğe girince haberdar olduğumuz, peşinden vazgeçilen pek çok reform (?) görmüş ve geçirmiş bir milletiz.
Sayın Özcan’nın alçakgönüllülükle bizimle paylaştığı değişiklikten anladığımıza göre üniversiteler alacakları öğrencinin niteliğini belirleyecek. Buraya kadar iyi, zaten öğrenci halen alana göre tercih yapmakta. Öğrenciler, hedeflenen üniversite için başarıncaya kadar, yılda birkaç kez sınava girilebilecek. Her sınav için yüklü bir meblağ ödenecek o kadar. Toffel benzeri bir sistemle, bastır parayı istediğin sıklıkta dene üniversite şansını. Sınav yalnız Ankara’da olacakmış . Köyünden ilçeye yol parası bulamayan yurdum insanı Ankara’ya gelip bedeli karşılığı randevulu sınav olacakmışmış.
Ey Adem kişi, kendi okulunda gireceği SBS sınavının 10 liralık harcını denk düşüremeyen nasıl girsin Ankara’daki jetonlu sınavına? Zengin bebesi on kere, yüz kere dener, çözer işin ilmini bir şekilde. Gariban çalışkan olsa ne, kim yollayacak onu, nasıl randevulaşacak sınava alınmak için? Zaten üniversite okumak bedeli karşılığında olacakmış hepten. Öyle harç falan demiyor başkan, maliyetin tamamını öde, oku diyor. Fakir ve parıltılı isen kömür sadakasına ek yapacaklar senin payını, borçlandıracaklar, şükredenlerden olacaksın sayelerinde.
Nezaketi korumak zordur bazen. İnsanın muhakemesi durur, aklı dumura uğrar. Şaka olmalı dersin içinden. Keşke olsaydı, ama değil. Hikmetinden sual olunmaz yüce (!) AKP iktidarının YÖK Başkanı, üniversiteye giriş sistemine aynen böyle çözüm öneriyor. Hem çok para kazanacakmış devlet, hem de tek tarih, tek sınav stresi kalkacakmış ortadan. Parayı kim, nasıl ödeyecek, stres kimin payına düşecek ona yanıt verin hele siz. Müjdelenen diğer bir şey de kontenjan artırımı imiş. Mezunlar istihdam edilmiş, üniversiteler kayıtlı öğrencilerin hakkından gelebilmiş gibi. Sanırsın, uçsuz bucaksız çayırlara koyun salacağız. Onlar insan, evlat ve de umut gelecek için. Elde diploma, KPSS sonucu, sözleşmelilik dahil her işe razı yüz binler intiharın eşiğinde. Günahtır, en azından yazıktır. Akşam fazla yiyip, rüyaya mı yatıyorlar ki gözlerinin çapağını silmeden reform yumurtluyorlar?
Aman diyeyim etmeyin. Reforma, parlak zekalı fikirlere doyduk ziyadesiyle. Kadro alın- verin, Defter dürün, fal açın, biz zaten alıştık. Başka fikir, ithal proje, yama, deneme olmasın. Varsın sorunlar çözümsüz, yaralar merhemsiz kalsın, maaşlar helal olsun hepinize. Çözümler kaos, merhem kezzap olacaksa hiç olmasın yeğdir. Memleketi bulduğunuz gibi bırakın, başka ihsan istemez…
16/05/2008
Cansel GÜVEN