Genel kuraldır, malzemeden tasarruf ürüne yansır. Eğitim, sağlık ve adalet gibi İNSAN üzerine bir iş yapıyorsak tasarrufun bedeli ağır olur.
Yeni öğretim yılına başlarken binalar ve anlık güncellenen teknoloji yerine insana dair hedefler koyan Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya SELÇUK’la teşhisim aynı. Eğitimde başarı için önceliğimiz öğretmene yatırım yapmak olmalı. Akademik olarak tescilli başarısızlığımızın temelinde malzemeden çalmak var. Hem de yıllardır, sistematik ve artan şekilde. Nasıl mı?
Öğretmen liselerini kapatarak, yüksek lise görünümlü eğitim fakültelerini klonlayarak, formasyonla öğretmen devşirerek, açıktan-uzaktan öğretmen yetiştirmeye kalkarak, yetişmiş öğretmeni atamadan eskiterek, atanmışı pişman ederek, öğretmen olmak isteyen başarılı öğrencileri caydırarak… mesleği HİÇ ETTİK!
Mucize kabilinden başarıları kendine, her başarısızlığı öğretmene fatura eden sabık bakanlardan farklı olarak Sayın SELÇUK’un “öğretmen” vurgulu gelecek planını önemsiyorum. Çünkü o bir öğretmen(di). Gerçek bir öğretmen, başarının kendinden, öğrenci ve veli niteliğinden YANİ İNSANDAN başlayarak gelişeceğini bilir. Diğer araçlar adı üzerine ARAÇTIR. Diğer bir açıdan; en iyi müfredat, yazılım, teknoloji hatta öğrenci liyakatsiz bir öğretmenin eline çöpe döner. Öyleyse…. Önce öğretmene odaklanacağız.
Eğitim tarihimizdeki tecrübeler, Dünyadan örnekler, koşullarımız ve ihtiyaçlarımız gözetildiğinde aklın yolu bir dedirtecek önerileri sıralayalım:
1. Öğretmen Liseleri yeniden açılmalı, kadroları özenle seçilmeli, başarılı öğrencilerin yönlenmesi için burslu eğitim verilmelidir
2. Öğretmen liselerinden başarıyla mezun olup üniversite tercihlerinde mesleği seçenler, puan avantajıyla ve burslu olarak okutulmalıdır
3. Uzaktan öğretmen yetiştirme, formasyonla ve veya alan dışından öğretmen devşirme yollarından BUGÜN vazgeçmeliyiz. YÖK/MEB eşgüdümü sağlanarak ihtiyaç duyulan alanlarda, gereği kadar eğitim fakültesi korunmalı, kadro ve bütçe ile desteklenmelidir
4. Kaynağından öğretmen yetiştirirken eğitimlerinin yarısı uygulama ağırlıklı olmalı, atama sıralamasında üniversite yerleşme puanı ve mezuniyet notu da gözetilmelidir. Öğretmen atarken mülakat benzeri sübjektif uygulamalar kabul edilemez, alan yeterlilik sınavı korunabilir
5. Ücretli, sözleşmeli, geçici istihdam çeşitliliğine son verilerek, öğretmenlik uzmanlık gerektiren asli bir kadro tanımına kavuşmalıdır. Bu noktada paydaşların katkısıyla hazırlanacak bir meslek kanununa ihtiyacımız var
6. Görev başındaki öğretmenlerden emekliliği hak etmiş olanların önemli bir kısmı geçim kaygısıyla hizmet vermektedir. Seçim vaatleri arasında yer alan öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi ertelenmemeli, atama bekleyenlerin idealizmi sönmeden sınıfla buluşması sağlanmalıdır
7. Sistemsizlik içinde “puanı yettiğince okumuş”, öğretmen olduğu halde mesleği içselleştirememiş personele kazanılmış hakları korunarak kurum değiştirme hakkı tanınmalıdır. Başka bakanlıklardan MEB bünyesine öğretmen olarak geçişte ise seçici davranmak gerekir
8. Görevi başındaki öğretmenlerin başta sağlık, aile bütünlüğü ve eğitim olmak üzere tüm anayasal hakları hemen teslim edilmeli, başarı için mutluluk ve huzur gerektiği unutulmamalıdır. Aynı gerekçeyle özlük hakları kadar ekonomik refah da genişlemelidir. Bu genişleme başarılı öğrencilerin mesleği seçmesine de neden olacaktır
9. Liyakatle hizmet verirken ihraç edildiği halde bir adli işleme dahi uğratılmayan, takipsizlik veya beraat alan öğretmenler bizim tecrübeli, yetkin insan kaynağımızdır. Görevlerine iadeleri hukukun gereğidir, kamunun yararınadır
10. Öğretmen niteliğine odaklandığımız kadar onları yönetenlerin liyakatine de yoğunlaşmalıyız. Okul idarelerinden il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine, genel müdürlerden bizzat bakanın kendisine kadar herkes işinin ehli, siyasetin değil eğitimin neferi olmak durumunda. Kendi yeterliliğini sorgulatmayan başkasına kusur aramasın. Yani ki; eğitimi eğitenden başlayarak sormak, sorgulamak gerekir. Niteliği arttırmak istediğimiz öğretmene “nasıl” diye sormadan olmaz. Öğretmen öğretir. Yeni öğretim yılımız öğrenmeye, öğretmene dair olsun dilerim.
Öğr. Gör. Cansel GÜVEN
AES Onursal Başkanı