Konuyu özetlemek bazen komik bazen acımasızlıktır. Başlık tam bir özet. Söz konusu kadın ve erkekler sözleşmeli personel. Haber medyada “müjde” olarak yer aldı ve hiçbirimiz yadırgamadık…
Yasal düzenlemelerin çoğu -teşbihte hata olmaz-, hocanın eşeğini kaybedip sonradan bulması gibi. Hükümet sevindiriyor bizi. Eşeği çayıra salan, sonradan çalan, yetmedi sucuk yapan kimdi sahi?
Üniversite mezunu, nitelikli işgücünü yeniden sınava, kiloya vuran AKP ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğinde yüz binler sözleşmeliliğe el açtı. Yeterlilik sınavının son kurbanlarından biri olarak anlamını bilirim. Branş öğretmeni olup sınıf öğretmeni olarak atanmaya sevinenlerdenim. Şükür kadro vardı o zaman. Tayin, becayiş, yükselme, hasta olma ve doğurma hakkım vardı. Bize “ne iş olursa, nerde olursa yaparım” diye ant imzalatmışlardı, ahlaksızcaydı ama olsun. 5 yıl sonra branşıma geçebildim ama ilk günden kadroluydum. İyi günlerimizmiş meğer…
Bütçe kısıtlamaları önce memura, işçiye, emekliye patlar. Usuldan başlayan kadrosuzlaştırma çığ oldu, üzerimizden aştı. Emekli olandan az kadrolu atamaya başladılar. Genç ve mesleksiz nüfus, artan işsizlik bahane edilerek işsizler yarıştırıldı, çalışma koşulları insani olmaktan uzaklaştı.
Kabinedeki tüm bakanlar bir yana olaya en kör bakan Hüseyin Çelik olmuştur. Öğretmen ihtiyacını olduğundan az göstermesi, alınanların çoğunu sözleşmeli olarak istihdam etmesi bir yana, kadroluyla arada fark yoktur iddiası onu unutulmaz kılacak. (Sıkça kulağının çınladığına da eminim)
Sözleşmesi amirinin avucunda, yarını şüpheli, eş durumu, becayiş, sendikalılık hakkı gasp edilmiş sözleşmeli arkadaşlarımıza “müjde” olarak sunulana birlikte bakalım da kimmiş yalancı görelim:
Yeni düzenlemeye göre sözleşmeli kadın personel doğum sonrası 16 hafta -ücretsiz- doğum izni kullanabilecek. (Var olan uygulama 4 hafta ile bir kedinin loğusalığına eştir.)
Askere giden (tatile değil) erkek çalışanın sözleşmesi iptal edilemeyecekmiş. Yaşasın!
Müjdeler burada bitmiyor; sözleşmeliler 1 yıl aynı kadroda çalıştıktan sonra, şayet boş kadro varsa nakil isteyebilecekler. Buradaki “şayet” lafına takılmayın, Mevlam kayırır. Tayin isteyemediklerinden “çakılı kadro” deniyordu, artık “kısmetse” diyeceğiz. 4-B zulmüne uğrayan arkadaşlara hayırlı olsun. Darısı 4-C lilerin başına diyelim.
Benim makul bir önerim var aslında: “kanun yapana empati zorunluluğu”. Bu durumda büyüklerimizin güvencesiz ve endişe içinde çatır çatır doğurması, aslanlar gibi askere gitmesini istemekteyim. Söz en ücretsizinden izinli olacaklar.
Ondan sonra konuşuruz…
13/04/2009
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı