Yükseköğretim Kurulu’nun 21 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleştirilen 14. Genel Kurul toplantısında; 2010 yılından itibaren uygulanmak üzere yükseköğretime geçiş sınav sistemi ile ilgili olarak tarihi kararlar alındı. Kurul üyesi Sayın Bülent Serim’in bu toplantı öncesi istifa etmesi ile sunduğu gerekçelerin bir evham olmadığını kanıtlar şekilde, kararı belli bir gündemle toplanan heyet, malum olanı imza altına almıştır.
AKP İktidarı döneminde İmam Hatip Liseleri eğitim gündeminden hiç düşmedi. Laiklik ilkesi ile temelden çelişmesine rağmen, imam ve hatip yetiştirme amacıyla açılan liselerden hukukçu, öğretmen ve bürokrat devşirme arzusu MEB in icraatlarıyla ortadadır.
Bakanlığın aşamadığı katsayı engeli, önce “Açık Lise Yönetmeliği” ile delinmek istendi. Buna göre lise türleri azaltılırken, dileyen öğrenim gördüğü lisenin her hangi bir sınıfından düz liseye geçiş yapabilecekti. Hatta mezun olduğu halde fark derslerini vererek 2. bir diploma daha alabilmesi öngörülüyordu. AKP, adeta "Katsayıyı çözemedik, diploma verelim" diyerek tabanına yönelik seçim yatırımı yapmak istedi. Sonuçta yargıya takıldı.
Açılan ve kazanılan davalara rağmen her seferinde makyajlanarak tekrar ve tekrar gündeme getirilen İHL ısrarı bize Fetullah Gülen’in mahkum edilmesine neden olan hedeflerini hatırlatmalıdır. Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini bir İslam Devletine dönüştürmeye yönelik karşı devrimi içeriden ve demokrasinin araçlarıyla yapmak isteyenler için her yol ve yalan mübahtır. Devletin en önemli noktalarında İslami kadrolaşmayı gerçekleştirmek için de İHL den beslenmek gerekir. Bu liselerin eskisi kadar talep görmeme nedeni kuşkusuz mezunların “katsayı” engeline takılmasıdır.
Başbakanın teşekkür ve teveccühlerine mazhar olan YÖK ülkenin olanak ve ihtiyaçlarından uzak, tamamen siyasi bir oyuna figüran olurken buna bilimsel, demokratik, hukuki kılıflar uydurmaya çalışarak acınası bir duruma düşüyor. AKP’nin iktidara yürürken elinde taşıdığı en önemli bayraklar türban ve İHL dir. “Zulüm” sıfatıyla soslayarak uzun süre vizyonda tuttukları bu mazlum edebiyatı atık tavsamıştı. Öyle ki, tabanın sabrı tükenmekte, söylevler eskisi kadar reyting almamaktaydı. Naftalin kokulu milli görüşçülerin sandıktan çıkmasıyla anladık ki; ya bu siyasi söz tutulacak, ya da oy kaybı hızlanacaktır.
Sürpriz ya da müjde diye pazarlanan bu karar beklenen, geciktirilmiş bir siyasi adımdır. Üniversite sınavının yeniden 2 aşamalı olması başka bir yazının konusu olabilir. Üniversiteli olacakların sayısı, niteliği ve iş bulma oranlarını değiştirmeyen hiçbir yenilik ciddiye alınamaz. Saçı sağa ya da sola ayırmak gibidir. Kel aynı ihtişamıyla durur. Katsayı düzenlemesi üzerindeki tartışmaları bulandırmak için gözümüze çakılan bir flaştır ki, üzerinde deney yapılması olağan sayılan gençlere yazık olmuştur.
28 Şubat’ın intikamı üzerine kurgulanan katsayı ısrarı ülkemin demokrasi sevicileri tarafından da coşkuyla karşılandı. Tatlısu liberalleri fırsat eşitliği, serbest rekabet, özel eğitim söz konusu olduğunda salya ve gözyaşlarını tutamıyorlar. Bu derin tarnstan çıkacaklarını ummamakla birlikte eğitimciliğimin gereğini yapmak zorundayım. Algı düzeylerini dikkate alarak maddelemek istiyorum:
- Türkiye’nin en büyük sorunu mesleksizliktir. Çağ nüfusunun % 80 i mesleksiz olup, bunun önemli bir kesimini aldığı eğitimin dışında bir iş yapanlar oluşturmaktadır. Eğitime harcanan bütçe bu anlamda havaya savrulan vergilerimizdir.
- İHL diğer meslek liselerinden temelde ve özelde ayrıdır. İmam ve hatip yetiştirme oranı % 1 ler düzeyinde olup müfredatı % 80 üzerinde düz liselerle örtüşür. Öğrencilerin yarıdan fazlası kızdır, mezun sayısı imam ihtiyacının kat be kat üzerindedir.
- Türkiye’de mesleki-teknik eğitim, öğrencinin sosyo-ekonomik açıdan zorunlulukla tercih edilir. Çağdaş ülkelerdeki örneklerle kıyaslanamaz. Dershane ve üniversite maliyetini karşılayamayan alt gelir grubu için reva görülmüştür.
- Meslek liseleri tüm dünyada ara eleman ihtiyacını karşılama amacını güder. Mezuniyet sonrası alan devamı sayılan üniversitelere geçişe engel yoktur.
- Mesleki eğitimin maliyeti düz liselere göre 4 ile 7 kat daha fazladır.
- 2010 yılında meslek lisesini bitirenler ilgili meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş hakkını kaybetmiş olacaklar.
- Fırsat eşitliği olarak sunulan katsayı eşitliği İHL dışındaki meslek liseleri için boş bir umuttur. Bu piyangoya inanan veliler dershaneleri semirtmek dışında bir şansa sahip olamaz. Müfredatı tamamen mesleki olan okullardan üniversite kazanılamaz!
- Kısa yoldan meslek edinmek yerine zor olanı tercih ederek düz liseye gidenler hukuki açıdan mağdur edilmişlerdir. Mesleğe kavuşmak için üniversite kazanmak dışında şansı olmayanları, mesleği cebinde olanlarla yarıştırmak adil olamaz.
- Bu düzenleme İHL ve öğrenci sayısında patlamaya yol açacaktır. Cemaat dershaneleri ve ışık evleri tarafından özel olarak kampa sokulan öğrenci sayısı da katlanacaktır.
- Halen bir lisede okuyan öğrencilerin gireceği üniversite sınavına dair değişiklik yapılması hukuki değildir. Okul kaydı bir akittir. Maç içinde kural değişmez. Lise tercihini yapan 2009 yılı 8. sınıf öğrencileri dahil olmak üzere katsayı eşitliği uygulanmamalıdır.
- Tüm meslek liseleri ve üniversiteler gerçek ihtiyaca göre kontenjan ayarlamalı ve öğrenci niteliğini mesleğe göre standarda oturtmalıdır.
Topla, tüfekle değiştiremediklerini yasayla, yönetmelikle değiştirecek olanlara karşı ayakta ve uyanık olmak zorundayız.
Atamızın emaneti laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvencesi için siyasi partilere, hukukçulara ve demokratik kitle örgütlerine bu aşamada büyük sorumluluk düşmekte. İmam öğretmen, imam subay, imam hakim yetiştirmek isteyen zihniyete karşı, kişisel, örgütsel çekişmeleri bırakıp güç birliği içinde demokratik ve hukuksal zeminde ortak mücadele etme vaktidir!
27/07/2009
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası
Genel Başkanı