Seçtiğimiz meslekler yaşam şeklimizi ve dünya görüşümüzü temelden etkiler. Mesleğe hangi koşullarda başlarsak başlayalım öğrencilerimiz, velilerimiz ve yaşamak zorunda kaldığımız ekonomik güçlükler bizi uzaktan öğretmen olduğu anlaşılır hale getirmiştir.
Genelin dışında kalanlar da vardır kuşkusuz. “Nasıl öğretmen olmuş?” dediklerimiz, öğretmenliğe “fazla” ya da “eksik” bulduklarımız. Biz Anadolu Öğretmenleriyiz. Onurla dikilen başımızdan, eski ama boyalı ayakkabılarımızdan, yola çöp atan gence kayıtsız kalamayışımızdan, her sıraya usulca girişimizden, hatta kalabalığı sıraya sokuşumuzdan, parmağımızdaki nasıra bulaşmış mürekkep bulaşığından tanırsınız bizi.
Her durumda “öğretmen” olmanın eleştirisine katlanırız. “burası sınıf değil” derler dostlarımız. Yeni nesilleri yetiştirmenin mucizesine inanarak yurdumuzun geleceğini elimizde tuttuğumuzu düşünürüz biz. Öğretmenler; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en kalabalık memur grubudur. En kalabalıkta yalnızdır. Sendikalarca bölünerek örgütlenmeye çalışırken siyasi ya da etnik etiketler yapıştırılmıştır alınlarına. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin, Başöğretmen Atatürk’ün öğretmenleriyiz! Alnımızda etiketlerle okullarımıza girmek
istemeyiz! Meydanlara indiğimizde bayrağımızdan başka renk tanımaz, derdimizden başka söz söylemeyiz!
Az önce çıktık sınıflarımızdan, “sendikacılık” bir iş, “öğretmenlik” meslektir bize. Nokta kadar zam için virgül gibi eğilmeyiz. Dilenmeyiz, sızlanmayız ve yorulmayız. Hakkımızı onurlu bir şekilde, mantıklı ve onurlu bir üslupla dillendiririz…Sendikalarca bölündük. Kimisine sabır, kimine gönül adadık. Olmadı….Bizi kimliğimizle; öğretmenler olarak temsil edecek bir sendika bekledik. Sadece bekledik. Aidatlar ödeyerek, çağrılara uyup meydanlara giderek mucizeler bekledik. Olmadı…Mucizeler yok arkadaşlar! Yapılmasını istediğin yapılmıyorsa sen yapacaksın! Temsil edilemiyorsan, sesini kendin duyuracaksın!
Bölmek değil; gücü toplamak için, koltuk değil; hak için siyaset için değil; öğretmenler için örgütleneceksin! “Anadolu Öğretmen Hareketi” öğretmenler odasından doğdu. Yönetimini oluşturan bizler sadece mutlu ve huzurlu öğretmenlik yapmayı hayal ediyoruz. Meslektaşlarımızı “üye” değil, yol arkadaşımız olarak düşünüyoruz. Sevgili öğretmenim; sızlanmak yerine sesini duyurmak, sesinin yankısını duymak istiyorsan sesimize ses ver!
Sizleri tüm kötü örneklere ve önyargılara rağmen, meslek onurumuz ve temsil hakkımız için yol arkadaşı olmaya davet ediyoruz. Siyasi düşünceniz, kökeniniz ne olursa olsun, öğretmen olma ön şartıyla hak ve adalet arayışında birlikte olalım…
Tersini söyleyenlere inat, biz önce öğretmenleriz…
30/10/2006
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr