Öğretmenler Türkiye’nin en kalabalık memur grubu. Sendika üyesi olmak yasal ve demokratik bir hak, örgütlenerek hak aramanın gereğine inanıyoruz, halimiz de diğer kamu personeline göre kötü seviyede…Öyleyse neden yarıdan fazlası hiçbir sendikaya üye değil? AES kuruluşundan önce bu soruyu anket konusu yapmıştı. 4000 kadar eğitim çalışanın ortak yanıtı siyasallaşmış, kamplaşmış sendikalara güvenmediğimizi kanıtladı.
Güvenmiyoruz, kendimizden gayrısına hatta belki kendimize bile güvenmiyoruz. Yalnız sendikalara değil, amire, memura, öğrenciye, veliye, zümre arkadaşlarımıza bile kuşkuyla bakıyoruz. Tüm kuşku ve korkuların bir temeli, bir geçmişi vardır kuşkusuz. Nice kalleşlikler, kandırılmışlıklar gördük, görüyoruz. İyi niyetlerimizi, güven ve dostluğu bir yerlerde bıraktık. Yalnızlaşarak koruduk kendimizi.
Öğretmen odalarında bu yalnız bırakılmışlığı kim bilir kaç defa konuştunuz. Ve çoğunuz şöyle dediniz: “birbirine karşı örgütlenen sendikalar, bizi siyasi görüşlere bölen sendikalar, eylem zamanı bizi hatırlayan sendikalar, hükümet kapısında gevşeyen sendikalar ve parti başkanı gibi konuşan sendikacılar bizim derdimize derman olmayacak”. Ve şöyle devam ettiniz belki; “eğitimci kimliği dışında bir etiketi olmayan, ülkenin tüm sorunlarını çözmek yerine eğitimcilerin sorunlarına odaklanacak, şeffaf ve demokratik bir sendika kurulmalı”.
AES işte bu kaygılarla 2005 yılında kuruldu. Laik Türkiye Cumhuriyeti'ne gönülden bağlı eğitimcilerin sesi olmak istiyor. Ve konuşmaktan öte soruyor hala: “nasıl bir sendika?” diye. Alınan yanıtlar bizim özlemimizdi dostlar. Ortak bir özlemi hayata geçirme cesaretini gösterdik biz. Belki aynı partilere oy vermemiş ama aynı maaşla geçinmeye çalışan, aynı müfredatı eleştiren, birbirine rakip değil dost öğretmenlerin sendikası.
Şimdi de şüphe ediyoruz, uzaktan izliyoruz, arkasında önünde karanlık güçler arıyor, bir kerametle beklenen sendika olduğunu kanıtlamasını bekliyoruz. Beklerken biz; şunlar, bunlar, onlar sağlam bir sadakat, şaşmaz bir kararlılıkla, bize karşı ve bize rağmen örgütleniyor. Üye olmak için 500.000 kişinin özlediği yapıyı beklerken, zaten kurulmuş olanı görmemiş olabilir miyiz? Üye sayısını küçümserken yüz binlere 1 le, 10 la, 100 le varılacağını unutmuş olabilir miyiz? Şüphe ve önyargılar yüzünden, beklediğimiz sendikayı ıskalıyor olabilir miyiz?
Beklemek yerine kalkıp biz kurmayacaksak, içinde olmayacaksak, en az bölen, parçalayanlar kadar cesur ve çalışkan olmayacaksak doğru sendika AES değildir. Biz sızlanmak ve beklemek yerine özlemlerimiz için mücadele etmeyi seçtik.
Dilerim ki seçimleriniz sizi özlemlerinize kavuştursun.
05/04/2007
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr