Ülke gündeminden düşmeyen eğitim ve sınav sistemi tartışmalarına; öğretmen, akademisyen, öğrenci ve veliler adına tarafız. Personel, müfredat, ders kitapları ve sınav sistemleri üzerine bağımsız raporlar yayınlayan Anadolu Eğitim Sendikası, siyasilerin başarı veya başarısızlıklarıyla ilgili değildir. Derdimiz, neslimizdir, geleceğimizdir. Eğitime dair sorunların çözümsüzlüğünden hoşnut olanlar, siyasi çıkarları için sessiz kalanlar ülkenin terörize olmasına hizmet eder. Onlardan olmadık, olmayacağız!
Her konuda olması gerektiği gibi eğitim sistemimize de düz ayna ile bakalım. Milli Eğitim Bakanının mücevher gördüğü yerde Sayın Cumhurbaşkanı başarısızlık görüyorsa teşhis doğru konulmaz, tedavi de güçtür. Düz ayna; öğretmenlerdir, bilim insanlarıdır, öğrenciler ve velilerdir. Her konuda anket, çalıştay düzenleyebilen devlet, eğitim başlığında saha araştırması yapmadan, pilot uygulama yapmadan reçete yazmamalı. Araştırma üniversiteleri kurmakla övündüğümüz şu günlerde aynı üniversitelerin eğitim fakültelerine araştırma yaptırmak zor olmasa gerek. PISA benzeri uluslararası aynaları beğenmiyor, bizi doğru yansıtmadığını iddia ediyoruz. Kendi aynamızın tozunu alsak yeter. Merkezi sınavlar bir anlamda buna hizmet etmektedir. Liseye yerleştirmeye esas alınmayacaksa da, nota tahvil edilmese de yurt genelinde ortak sınavların sıkça yapılması önemli. Okullar arasındaki seviye farkını başka türlü ölçemeyiz, görmekten kaçındığımız hiç bir sorunu da gideremeyiz.
Kamu hizmetinde ve sendikal alanda uzun yıllar çalışmış bir yurttaş olarak tecrübe ettim ki; haklı talepler hakkınızı almaya yetmiyor. Her hükümet oy kaygısı güder. Bu uğurda en doğru adımları atmaktan çekinebilir, popülizm adına yanlışlara imza atabilir. Bu öğretim yılı başından beri radikal değişikliklerle sınanan eğitim sistemimizi “oy kaygısına” kurban etmeyelim. Beri yandan atılmakta olan adımlar mutlaka OY’a tahvil olacaktır.
UYARIYORUM: EĞİTİMDE SİSTEM DENEMELERİ VE KAOS SİYASETEN BEDEL ÖDETİR!
Yüksek maaşlı danışmanlar hatta bakan ve bürokratları arasında eğitimci olmamasından kaynaklı bilgi eksikliği var, gidermeliyiz. Ülke nüfusunun yarısı eğitimdeki sistem değişikliklerinden doğrudan etkileniyor, iddia ediyorum tamamına yakına mutsuz. Bakan hariç bakanlık bürokrasisinin de yapılan değişiklikleri cansiperane savunamadığını, emir demiri keser mantığı ile “icracı” olduklarını biliyorum. İktidar partisi milletvekillerinin dahi “durun bakalım, düzelir inşallah” diyebildiği günlerden geçiyoruz.
48 saatte kaldırılan TEOG az kalsın bu yıl girecek olan 1 milyon 200 bin öğrenci velisi (2.5 milyon seçmen) önünü göremiyor, kaygılı. Kendi çocuğunu, torununu özel okula hatta yurt dışına okumaya gönderen siyasilerin “mahalle mektebi iyidir” söylemi kulaklarına küfür gibi geliyor.
Akademik yıl açarken üniversiteye giriş sistemini değiştirmeye kalkan siyasiler 2.5 milyon liseliyi dehşete düşürdü. Ki onlar 2019 seçimlerinde oy kullanacak. Anne ve babalarını da hesaba katarsak 7. 5 Milyon seçmen. Dil puanıyla üniversiteye gireceğini sanıyorken, ve üstelik kendisine devlet müfredatında bu ders verilmemişken matematik başarısının ölçüleceğini öğrenen bir ergen ne hisseder? Sınav değişikliğine dair “stres olmasınlar” şeklinde mazeret uyduruluyor. 12 yılın muhasebesi 1 hafta sonunda ölçülecekse, kalp krizi geçirtecek bir baskıdan söz ediyoruz.
Müjdelerle duyurulsa da, sınavlar noktasında değişikliğe maruz kalan, neden değiştiği konusunda ikna edici bir açıklama duymayan kesimde öfke hakim, kandırılmışlık hissi hakim, kaygı hakim. Maddi manevi hazırlıklarını, yatırımlarını ve umutlarını kaygıya, belirsizliğe boğduğunuz, öğrenci ve velileriyle TEOG ve YGS/LYS mağduru toplam 10 MİLYON SEÇMEN!
Bakanlığa, YÖK e, ÖSYM ne seslenmeyi gereksiz buluyorum. Sayın Cumhurbaşkanım; danışıyorsanız sizi yanıltıyorlar, danışmadıysanız lütfen danışın. İlk anda kulağa hoş, akla yatkın gelen fikirler o kadar da parlak olmayabilir. Ülke nüfusunun tamamı ekonomiden etkileniyorsa, yarısı da eğitim sistemsizliğinden etkileniyor. Liyakatsizlikten çok çeken ülkemiz “ben bu konunun uzmanı değilim, bilen yapsın” diyemeyen hadsizlikle de imtihan oluyor. Her konuyu en iyi bilmek zorunda değiliz ama sorunlarımızın çözümü uzmanlıkta. Değişmeyen haliyle de çok başarılı olmayan eğitim sistemini bozuk radyo gibi kurcalamayalım. Bu yıl daha cızırtılı çalsın ama mutlaka yetkili servis baksın. Pili mi bitik, parça mı değişecek karar verelim.
Sayın Cumhurbaşkanı; yapılması gereken şey; acil, açık uçlu, geniş katılımlı bir eğitim şurası toplamaktır. Temel ve Orta Öğretim için ayrı, Yükseköğretim için ayrı ayrı çalıştaylar sorunu teşhis eder, uygulanabilir ve sürdürülebilir çözüm önerileri üretir. Sizin de tespit ve beyan ettiğiniz eğitim cephesindeki başarısızlığımızın başka bir telafi yolu yok, deneyerek ulaşacağımız mucizeler yok. Eğitimin mutfağında öğretmenler var, eğitimin aşçısı ve servis elemanı onlar. Menüyü ve tarifini sarayda hazırlarsanız, insan malzemesi heder olur, 18 milyon öğrenci kaliteli eğitime ulaşamaz, aç kalır. Dikkat buyurduğunuz terör tehtidi böyle boşluklara dolmaktadır.
Atayıp maaşını ödediği öğretmenine eğitim sistemi hakkında danışmayan devlet, eğitimde reform yapamaz. Eğitim Sendikaları öğretmen odalarının sesini yetki ve karar organlarına duyuramıyor, değişiklikleri basından takip ediyorsa, yalnız kararlar alırsınız, yanlış kararlar alırsınız. Başarısızlık kaçınılmaz olur.
Öğretmenler bilir ki, başarısızlığın kendisi cezadır. Mutlaka bedeli olur. Hem millet olarak, hem siyaseten ödemek durumunda kalırız. Anadolu Eğitim Sendikası, eğitimin ürünü ve çıktılarıyla kalkınacağımız, gurur duyacağımız seviyelere çıkarmak için nöbette olacaktır. Sistemler yanlış olsa da sınıftaki “doğru öğretmen” olmaya devam edeceğiz.
Cansel Güven
AES Genel Başkanı