Milli Eğitim Bakanlığı yine vicdanları kanatacak bir uygulamaya imza attı. 06.05.2010 tarihli Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği pek çok açıdan sorunlu ve tartışmalıdır. Eğitim-öğretim hizmetini veren çalışanları öncelikle kadro daha sonra kurum bazında ayrıştıran MEB adil bir atama yönetmeliği çıkarmaktan aciz midir?
İlgili yönetmelik doğrudan “af” demese bile Batı’ya atanmış öğretmene zorunlu hizmet muafiyeti getirmiş, halen Doğu hizmetini yapan öğretmene gelişmiş illere atanma şansını esirgemiştir. KPSS puanını gözeten bir öğretmenin yüksek bir puana rağmen az gelişmiş bir bölgeyi tercih etmesi, mecburi hizmetini öncelikli olarak tamamlama kaygısıyla olmaktadır. Batıya atanmayı tercih edenler, bu mecburi hizmeti rotasyonla gerçekleştirmeyi göze almışlardır. Atamaya esas bu koşulların, yer değiştirme gerçekleşmeden değiştirilmesi hukuki değildir.
Öncelikle kimi, neden affediyoruz? Doğuda, Güneydoğuda görev yapmak bir ceza mıdır ki affedilsin?
Bir değişiklikle rotasyon ve mecburi hizmetten muaf tutulan öğretmenlerimiz, mecburi hizmetini ifa eden meslektaşlarımızın atanabileceği illerin ve kurumların açık ilan edilmesini mümkünsüz kılar. Affa uğrayanların bir iradesi olmasa da, bu haksızlık üzerinden bir çatışma oluşması doğaldır. Adil olmak gerekirse; ilk ataması yapılan öğretmenin o döneme ait yönetmelikler gözetilerek yer değiştirmesi uygun olacaktır.
Zorunlu hizmet yükümlüsü öğretmene 3 yıl şartını dayatan yönetmelik oldukça zor koşullarda çalışan öğretmenler için ciddi bir yıkımdır. Zorunlu hizmet affının söz konusu olmadığını defalarca vurgulayan MEB, adını koymadan af çıkararak etik kuralları da çiğnemiş durumdadır.
Bakanlığın atamaları liyakate dayalı adil bir şekilde yapmak yerine popülist bir yaklaşım sergilediği açıktır. Bir kazanım ya da muafiyet söz konusu olduğunda hiç kimsenin hak kaybına uğramaması gerektiğini yazılı ve sözlü olarak defalarca vurgulayan sendikamızın çabalarına rağmen yönetmelik yeni mağdurlar yaratmıştır.
Sendikaların üyeye farklı, bakanlığa farklı yaklaşımları bu mağduriyete meşruiyet sağlamıştır. Üye sayısını arttırmak adına ustaca yapılan bir manevrayla binlerce genç ve özverili öğretmen adeta aptal yerine konmuş, görevleri müebbette çevrilmiştir. Kapalı kapılar ardında yönetmeliğe sokuşturulan af, çok zor koşullarda zorunlu hizmetini ifa eden meslektaşlarımız için tam bir hayal kırıklığıdır.
MEB Personel Genel Müdürlüğü, doğası gereği Doğu’daki öğretmeni yerinde tutmak, hatırlı personeli kayırmak eğilimindedir. Bir personelin yer değiştirmesini engellemek için onu çalıştığı yerde yeterince tatmin ve mutlu etmek gerektiğini göz ardı eden işveren faşizan bir yaklaşımla çakılı kadroyu dayatmaktadır. Öğretmenler arasında ikilik ve kin duygusunu kışkırtan, Doğudakini Batıdakine düşman eden bir zihniyet eğitimden söz etmemelidir.
Zorunlu hizmetini “gönüllü” yapma erdemiyle göreve başlayan ve sürecin sonunu öngören bir öğretmene yönetmelik eliyle zulüm yapmak, kural değiştirmek, atanabileceği kadroları işgal etmek asla kabul edilemez. Vatanın her köşesi kutsal ve herkes eşit ise bunu atama ve yer değiştirmelerde de görmek istiyoruz. Aksinin vicdanlarda ve hukukta yeri yoktur.
28/05/2010
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı