Tarih yazı ile başlar. Yazıya dökülen dil ise ilkel “ben” den sosyal topluma geçişin ilk adımıdır. Sözlü iletişimi kaldırdığınızda toplum felce uğrar, dağılır.
Uygar ülkeler barındırdıkları farklı etnik ve kültürel unsurlara karşı anlaşılır bir duyarlılık içinde yaklaşırlar. Çünkü, farklılıkların zenginlik oluşu ile birbirinden kopuk hatta birbirine karşı oluşu arasında sadece ince bir çizgi var. Resmi ideoloji ortak dil üzerinden kurgulanır. Devlet; birlikte yaşamayı sağlayan, buna dair kuralları koyan, bütünlüğü koruyan ortak bir çatı olduğuna göre farklılıklardan çok, ortaklıklardan güç alır.
Bu köşeden ve AES temsilinde defalarca dile getirdiğim gibi Güneydoğu sorunu adil olmayan eğitim, iş, sosyo-kültürel olanaklar üzerinden semiren bir sorundur. Dedeleri aynı şehitlikte koyun koyuna yatan nesiller tartışmasız kardeştir, üstünlük söz konusu bile olamaz. Doğduğumuzda kulağımıza okunan ninninin dili Kürtçe, Lazca, Çerkezce,.. olmuş ne önemi var? Okul çağında aynı sırayı paylaştığımız yaşdaşlarımızla aynı olanaklara sahip olmak önemli yalnızca. Her bebeğin eş ve eşit olması, aklının, ilgisinin, yeteneklerinin elverdiğince okuması, yetişmesi, makam sahibi olması önemli. Bunu sağlamak için farklı beşik dillerini bilen çocukların, okul öncesinde resmi eğitim dilini öğrenecek şekilde ücretsiz ve zorunlu eğitim almaları gerektiğine inanıyorum. Bu ne asimilasyon, ne de aynılaştırmaktır. Yanı sıra becerebiliyorsak farklı lehçelerle okuma ve yazmayı da öğretebiliriz. Ama okul ve bilim dili tek ve TÜRKÇE dir.
Yeni yıla nur topu gibi bir reform (?) la girdik: TRT 6! Çeşitli istatistiklere bakıldığında etnik kökeni farklı olan 26 grup varmış ülkemde. Devletimin televizyonu bunlardan biri için kanal ayırmış, onlarca lehçeyi harmanlayarak ortalama bir Kürtçeyle yayın yapmaya başlamış. Bir lehçenin diğerine, bir etnik kökenin ötekine üstünlüğü nedir bilemedim. Yerel seçimler öncesi vardır bunun da bir hikmeti. Tepkilerin üst perdeden yapılmıyor olmasının aslında geçerli bir nedeni var. TRT 6’ ya PKK ve DTP de tepki gösterdi. Bu girişimi asimilasyon aracı olarak görmekteler. Görebildiğim kadarıyla bu kanalın Türkçe öğretmek, ortak bir dil ve duygu yaratmak gibi bir sıkıntısı, hedefi yok. Ne Ali’ye ne Veli’ye yarar bu haliyle. Türkçe olarak yaptıkları beyin uyuşturma işini Kürtçe yapar en fazla. Yerel seçim öncesi arkadan dolanıp birkaç puan alır AKP iktidarı. Ama bu kanal başka reformların(?) mihmandarı olacaktır. Nereden mi biliyorum, TESEV söyledi kardeşim:
Belediyelere özerklik verilmesi, Kürtçe'nin ikinci dil olarak eğitim ve öğretimde yer alması, GKK teşkilatının kaldırılması, Teslim olması düşünülen teröristlerin serbest bırakılarak DTP emrinde bir PKK gücü oluşturulması, Doğu illerimize Kürtçe bilen personelin atanması, Sözde aydınların ortaya çıkarak Ermeni meselesinde yaptıkları gibi soykırım, özür dileme, anıt dikme, meseleyi uluslararası platforma taşıma gibi devletin üniter yapısını parçalamak için zemin oluşturacak konuların gündem oluşturması TESEV’in şapkasından çıktı. Soros soslu bir reform (?) bu.
Meyvenin kurdu özünden olsa Eyvallah! Bizim kurtlar da ithal. Elin gavuru buyuruyor, biz –sözde- demokratikleşiyoruz. Nasıl yapıyoruz; ayrışarak! a
Baştan sonra yanlış ve hukuksuz bir girişimdir Kanal 6. TRT, Anayasa'da yer alan "Türkiye Cumhuriyeti'nin dil'i Türkçedir" kuralını ihlal ederek suç işliyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Ziya Özcan, Üniversitelerde “Kürt Dili Bölümü” açacaklarını duyurmuş aynı zamanda. Bu dili bilen hocaları Fransa’dan ithal edecekmiş, Fransa’dan gelen hoca Türkiye’deki Kürtlere Kürtçe öğretince demokratikleşecekmişiz. Birlikte yaşamanın ve anlaşmanın anahtarı dil birliğidir. Bu birlik bozulduğunda kurulacak iletişim olsa olsa sağırlar diyaloğudur.
İpteki cambaza bakıp duruyor aydınlar. Şekle, makyaja bakıp avunuyorlar. Siz onlardan değilseniz işte metin;
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez birliği ve bütünlüğü ile Atatürk ilke ve devrimlerine zarar verecek her türlü davranışın karşısındayız. Bir ülkeyi, içten yıkma stratejisinin en önemli ayağı; dil, lehçe ve ağız farklılıklarının üzerine giderek, başkalaştırma ve bunun sonucu olarak bölme operasyonudur. Buna olanak verecek yayın ve çalışmalarınızı kınıyoruz. Sorumlular hakkında; Hukuk ve Ceza davaları dahil olmak üzere tüm yasal ve demokratik haklarımızı kullanacağız."
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Sayın Erdem AKYÜZ’ün kaleme aldığı bu metni, TRT'nin aktifhat@trt.net.tr, adresine ya da YÖK'ün webadmin@yok.gov.tradresine gönderebilirsiniz.
Ya da, ipteki cambaza bakıp sanal demokrasi rehavetiyle usulca hücrelerinize ayrılırsınız….
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
Ulus Gazetesi 10. 01. 2009