29 Ekim 1923’de cumhuriyetin ilanı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olmasından bu güne bağımsız, laik, sosyal bir hukuk devleti oluşumuzun simgesi ve garantisi olan Cumhurbaşkanlığı Makamı’na Abdullah Gül’ün atanmasına şahitlik ediyoruz.
Başbakan R.T. Erdoğan: “yaptığım değerlendirmeler sonucu” diyerek adaylığını ilan ettiği ve kendi partisinin oylarıyla seçtirdiği A. Gül, halkın değil sadece AKP’nin cumhurbaşkanı olduğu açıktır.
Bu cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı bir yurttaş olarak, Atatürk’ün makamına ve başkumandanlığa layık bir cumhurbaşkanını tanımlamak ihtiyacını duymaktayım. Benim cumhurbaşkanım;
“Ne Mutlu Türk’üm demek ilkelliktir!” diyen biri değil, Türk’üm diyebilendir. Benim cumhurbaşkanım sözde değil, özde laiktir, cumhuriyet değerlerine bağlıdır.
Benim cumhurbaşkanımın cumhuriyetle bir hesabı, derdi olamaz.
Benim cumhurbaşkanım ve eşi, bu ülkeyi dava ve şikayet etmiş olmamalıdır.
Benim cumhurbaşkanım sahtecilikten, yolsuzluktan davalı durumda olmamalıdır.
Benim cumhurbaşkanım usulsüz harcamaları yüzünden bir banka tarafından icra edilmiş olamaz.
Benim cumhurbaşkanım, kapalı kapılar ardında ülke aleyhine ve yetki dışında gizli anlaşmalara imza koymuş biri olamaz.
Benim cumhurbaşkanım ülkenin bağımsızlığı, onuru ve çıkarları söz konusu olduğunda büyük ağabeylerin, sermayenin, AB+D’ nin değil, milletinin yanında yer alır.
Benim cumhurbaşkanımı dindar oluşu değil, cumhuriyetçi, ulusalcı, devletçi, halkçı, laik, devrimci oluşu tanımlar.
Benim cumhurbaşkanım siyasi iktidarın, AB+D’nin değil, halkın cumhurbaşkanıdır.
Saydığım ve sayamadığım pek çok nedenden ötürü, 28 Ağustos 2007 tarihinden itibaren bu büyük makam benim için kayıp ve hükümsüzdür
29/08/2007
Cansel GÜVEN