Bir Emaneti sahibine teslim eder gibi kuruluşumuzdan bu yana üçüncüsünü verdiğimiz “Başöğretmenlik Onur Ödülü” bu 24 Kasım’da Sayın Timuroğlun’a sunmanın onurunu taşıyoruz. Bizi öğretmen olma idealine sürükleyen hocalarımıza teşekkür edebilmenin yol arayışıdır bu tören.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana mesleğimizin çağrıştırdığı bir çok olumlu nitelik erozyona uğradı ne yazık ki. Eğitimcinin salt öğretme eylemi ile anılmasına, ulusal sorunlar ve ihtiyaçlara yönelmemizin adeta işgüzarlık sayılmasına alışamadık. Alışmayacağız da.
Sayın Timuroğlu’nun öz yaşamöyküsünde yer alan pek çok ayrıntıda tanımını bulan öğretmen; tüm duyarlılıklarıyla aynı zamanda sanatçısı, önderi ve işçisidir toplumsal ideallerin. Yanlış anlaşılmak ve yalnız kalmak pahasına, dosdoğru olmayı gerektirir. Atama adaş başöğretmenler; geleceğin kendi sınıfından inşa edileceğini düşünerek, Mustafa Kemalleri yetiştirir, tekrar ve tekrar. İhmale gelmez bir sorumluluktur bu. Okul, tüm yurttur artık. Kalabalıkları sıraya sokuşumuz, çöpü yerden alışımız, her çocuğa hatta yetişkine usulca öğretmenlik edişimiz bundandır. Zil çalar ama ders bitmez. Öğretmenlik, emekli olunamaz ebedi bir mesaidir.
Sayın Timuroğlu’nun tek bir hayata sığmayacak denli zengin mesaisinin en anlamlı hatırası çocukken Ata’nın dizlerinde yaşanmıştır bence. Yaşından beklenmeyecek bir zekayla çözdüğü matematik problemi sonrası saçlarını okşar Atatürk. Onun önerdiği gibi mühendis olarak köprüler, yollar yapmamıştır ama, ömrünü Ata’ya layık nesilleri inşa ederek geçirmiştir. “Aşık”, yani şair olma isteğini yok etmeden hem de.
“Ulusal Kurtuluş Savaşçısı Atatürk” adlı yapıtı hepimiz adına teşekkürdür Atamıza. Şiiri öğretmenliğe, eğitim yöneticisi olarak yaptığı hizmetlere, felsefeye ve yazıya katmıştır cömertçe. Bilimin soğuk demirini, şiirin ateşinde ısıtıp şekillendirmiştir. Eğitimcilik yaşantısındaki 30 yılı, yazıya ve şiire adanan 60 yılla harman ederek onlarca kitapla süsleyen Timuroğlu ağır işçisidir bu vatanın. Onu yoğuran bu topraklara borcunu herkesten fazla ödemiştir, herkes kadar da düşmese de payına. Evlatları düşerken toprağa bile, evlatlar yetiştirmiştir en hayırlısından.
Bir kuru teşekkür, mütevazı bir tören yetmiyor, yetmeyecek hocam minnetimizi dillendirmeye. Sana teşekkür edebilmenin tek yolu sana öykünmektir belki de. Biz bir devrin mirasını tüketiyorken hala, öğretmenliği yeniden öğret bize başöğretmenim…
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
24 Kasım 2007