Ülke gündeminden düşmeyen okullardaki şiddetin faturasının öğretmenlere çıkarıldığını üzülerek görüyoruz. Bu durumda okullarımızı savaş alanına çevirenler öğretmenler.
Sınıflarımıza girip şiddet uyguluyor, onları Atatürk yerine mafya babalarına özendiriyoruz. Hatta ceplerine sigara, bıçak koyan da yine biz öğretmenleriz.
30 yaş üstü tüm yetişkinlerin kendi öğrencilik anılarındaki okullar ve öğretmenlere ne oldu dersiniz? Hepsi popülist siyasetçilere ve politikalara kurban edildi. İlk ve orta öğretime devam eden öğrenci sayısının artmış olması, adını bile doğru yazamayan öğrencilerin lise sıralarında oturduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Geçmiş iktidarlardan başlayarak 59. hükümet döneminde genişletilerek sürdürülen “her durumda sınıf geçirme” politikaları okullarımızı yetişkin kreşleri durumuna getirmiştir.
Öğretim; bilgi aktarımıdır. Eğitim ise bireyde istendik (kendi istek ve ihtiyacı ile) davranış değişikliği oluşturmaktır. Bugün öğrencilerimiz onlara bilgi aktarmamızı istemiyor. Bir üst sınıfa geçmek ya da popüler olmak için bilgiye-başarıya ihtiyacı yok. Üstelik sınıfına baktığında kendi başarısını yeterli hatta fazla buluyor. Genel başarısızlık içinde en diplerde duranların şiddet eğilimlerinin daha yüksek olması da çok anlaşılır bir durumdur. Yaşanan örneklerde özellikle fail konumda olanların arasında akademik başarısı yüksek tek bir öğrenciye rastlanmaması tesadüf değildir!
Öyleyse:
Okuldaki başarısızlık şiddetin nedenidir!
Devamsızlık ve disiplin yönetmelikleri kağıt üzerinde kalmış, her dönem çıkarılan aflarla, ya da alınan raporlarla işlevsizleştirilmiştir. 4 yıllık lise uygulamasını yargıya taşımamıza gerekçe oluşturacak şekilde 2004-2005 Öğretim yılı 9. sınıf öğrencilerinin tamamı bir üst sınıfa yerleştirilmiştir. 12 zayıfla 10. sınıfta olan öğrenciler sınıf tekrarına kalırlarsa uyumsuz bir müfredatla 5 yıl lise okuyacaklarından mezun oluncaya kadar her durumda sınıf geçeceklerdir. Aynı uygulama tüm ilköğretim okulları için geçerlidir. Öğrencinin sınıf tekrar etmesi velinin talebi ile mümkündür. Bu ön bilgiye sahip bir öğrencinin derse motive olması beklenemez. Bilgi öğrenme, olumlu davranış gösterme zorunluluğu-ihtiyacı olmayan bir öğrencinin derse, öğretmene ve otoriteye yaklaşımı keyfe kederdir. Bu durumda aile terbiyesi, yetiştiği sosyo-ekonomik çevre ile toplumsal unsurlar belirleyici olur. Her şeye rağmen, mecbur olmadığı halde çalışan, disiplinli ve başarılı öğrencilere rastlamamız mutlu tesadüflere bırakılmıştır.
Sınavlar çalışan ve çalışmayan öğrenciler önünde adaleti sağlar gibi görünse de, örgün eğitim müfredatı ile sınav (ÖSS, OKS) içeriği ile örtüşmemesi yüzünden, sınava yönelik öğretim ihtiyacı dershanelerce karşılanmaktadır.
Yani, okullar eğitim-öğretim değil, sadece diploma vermektedir!
En yetkili ağızlar tarafından “birkaç münferit olay” olarak nitelendirilen şiddet, zamanın başbakanının PKK için “birkaç çapulcu” demesine benzer. Devlet okullarında “sanal” olamayan nitelikli eğitim ve öğretim şartları oluşturulmazsa öğrenci ve öğretmenlerimize yönelen şiddetin sıklığı ve kapsamı giderek artacaktır. Bugünkü şartlarda –en azından- iyi vatandaşlar yetişmesini beklediğimiz okullarımızın, gelecekte suç örgütleri tarafından paylaşılacak nesillere staj ortamı yaratması kabul edilemez!
Son söz
Okullar hükümetlerin değil, hepimizindir. Eğitim üzerinden siyaset yapmak, içeriye ve dışarıya istatistiksel yalanlar söylemek yalnız bugüne değil, geleceğimize de zarar veriyor. Sorunun saklanır tarafı yok; Milli eğitim iflas etmiş, yama tutmaz hale gelmiştir. Suçluyu medyada ve öğretmenler odasında ararken şiddet sağlıklı hücrelere bulaşarak kanserleşmektedir. Mutlaka okul öncesi ve yaygın eğitim dahil olmak üzere “başarı” ve “disiplin” esaslı bir milli eğitim politikası oluşturmak ve sadık kalmak zorundayız.
İlgililer için dipnot
Son 5 gün içinde yaşanan birkaç “münferit” olay
Eskişehir- 27 Mart 2006
Eskişehir’deki bir ilköğretim okulunda sınıf öğretmenini bahçeye çağırıp başına tuğlayla vurarak yaraladıkları iddia edilen iki çocuk yakalandı. Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan öğretmen Ümit Güngör’ün başına dört dikiş atıldı ve rapor verildi.
Zonguldak - 27 Mart 2006
Zonguldak’ta, ilköğretim okulu öğrencileri arasındaki kavgada bir kişi yaralandı. İlköğretim okulu sekizinci sınıf öğrencisi S.Y. ile şakalaştığı arkadaşı arasında okul çıkışında tartışma başladı.Tartışma sonucu S.Y., Z. adındaki öğrenciyle kavga etti. Kavgadan bir süre sonra Z., bir grup arkadaşıyla birlikte S.Y.’yi, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi lojmanlarındaki spor sahasında darp eti.
İstanbul - 24 Mart 2006
İstanbul Beşiktaş’taki bir ilköğretim okulunda sınıf arkadaşını bıçakla yaraladığı gerekçesiyle gözaltına alınan 14 yaşındaki ilköğretim öğrencisi tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kelebekle kalbinden bıçaklanan 14 yaşındaki F.C. hayatını kaybetti.
Kocaeli - 24 Mart 2006
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, bir ilköğretim okulu öğrencisi sınıf arkadaşını, kendisine tokat attığı gerekçesiyle ders sırasında bıçakladı. Dört yerinden bıçaklanan öğrenci, ameliyat edildikten sonra yoğun bakıma alındı.
Yozgat - 23 Mart 2006
Yozgat’ta bir ilköğretim okulu öğrencisi arkadaşı tarafından bıçaklandı. İlköğretim beşinci sınıf öğrencisi kalecilik yaptığı maçta üst üste gol yiyince, bu duruma sebep olduğunu ileri sürdüğü takım arkadaşını bıçakladı.
Adana - 23 Mart 2006
Adana’da lise öğrencileri arasında çıkan tartışma bıçaklı kavgayla sonuçlandı.
17 yaşındaki meslek lisesi öğrencisi kavga ettiği arkadaşını üç yerinden bıçakladı. Ağır yaralanan öğrenci Numune Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
Bir öğrenci bıçakla bacağından yaralandı.
Kocaeli - 23 Mart 2006
Kocaeli’nin Gebze ilçesi, Darıca beldesindeki Zeki Gezer İlköğretim Okulu öğrencisi G.G. (14), sınıfta şakalaştığı arkadaşı İ.S.’yi (16) çakıyla baldırından yaraladı
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr