Mersin Özel Ata Okullarının Bülteni için Kaleme alınmıştır, yetişkinlerin de okumasında bir sakınca yoktur…
Sevgili Öğrencilerim,
Bir okul bültenine yazı yazmak inanın en yüksek tiraja sahip popüler gazetelere yazma fikrinden daha çok heyecanlandırdı beni. Sizler ki o gazetelerin, makalelerin, yazılanların ve yazılamayanların gizli öznesi, varlık sebebisiniz.
Biz büyükler (öğretmenler de dahil) çocukluğumuzu yetişkinlikle takas ederek söz sahibi olmuşuzdur. İçten geleni baskılamayı, bilgi ile konuşmayı öğrendik büyüklerimizden. Okullarımız da buna hizmet etti belki de. Şimdi sizi yetişkin ve söz sahibi kılmaya çalışıyoruz, “buraya bak, beni dinle” diyerek. Siz kusurumuza bakmayın, büyüklüğümüze verin.
Bana başka birinin hayatıymış gibi gelen öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum. Özellikle ilkokul yıllarım. İnsanların farklı düşünceler yüzünden öldüğü, kamplara bölündüğümüz yıllardı. Büyüklerimi –öğretmenlerim de dahil- ayıpladığımı anımsıyorum ince bir sızı gibi. Bir birine selam vermeyen, dinlemeyen, yalnız kavga eden yetişkinler vardı her yerde. “Biz büyüdüğümüz de öyle olmayacağız” demiştim. Az önce kavga ettiğimiz biriyle az sonra oyun oynayabilirdik çünkü. Dini, dili, kökeni, partisi, parası, pulu önemli değildi. Büyüklerimi ayıplayarak büyüdüm, yetişkin oldum.
Cebime tıkıştırdığım çocukluğum bu gün alay ederek bakıyor bana. Benim neslim büyüdü ve hala kavgalar ediliyor güzel yurdumda. Hatta ben de “onunla asla oynamam” derken yakalıyorum kendimi. İnce bir sızı ile utanıyorum. Benim bir Atam vardı gülen gözlerine bakıp geleceğimi hayallediğim. Hâla da var. Sınıf arkadaşlarım vardı, dili benzemez, huyu benzemez, oyunları benzer bir birine. Neredeler ve niye ayrı düştük bugün bilemiyorum.
Biz hiç sıkılmazdık bu benzememezlikten. Siz de sıkılmayın dilerim. Hatta büyümeyin belki de. Büyüyün ama büyükleri taklit etmeden. Okuyun ama ezberlemeyin mesela. Ev ödevi olmayanları okuyun, satır aralarını okuyun, parantez içlerini karıştırın ama asla ezberlemeyin ne olur. İnadına benzeyin birbirinize, inadına özgün olun yine de. Ve Atatürk’ün gözlerine bakın ne olur. Lütfen gülümseyin…
İyi ki varsınız çocuklar…
10/02/2007
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr