Üç yıldır çok daha yakından bakma fırsatı bulduğum MEB yönetmelikleri hiç bir zaman çözüme odaklı ve adil olma niteliği taşımadı. Böyle bir iddia ve amaçları da yok zaten. Defalarca hem davacı hem de haklı olduğumuz yönetmeliklerde sistem şöyle işliyor:
Milli Eğitim Bakanlığı sorunlu olduğu baştan belli, dava edileceğini kesin olan bir yönetmelik çıkarır. Bundan sonra:
- a) Yönetmeliği açıklayan genelge yayınır ki, ilgili yönetmelikle genelde çelişik olur. Çelişkiyi açıklamak için daha yeni bir genelge yayınlar. Kafalar büsbütün karışır, sağlamcı idareciler “dur bakalım” der.
- b) Sendikalar dava açıp, dava görüşülünceye kadar bakanlıkta ve bağlı teşkilatlarda atı alan üsküdarı geçer, atı olmayan henüz kripto çözmeye uğraşmaktadır.
- c) Dava Danıştay’da iken bakanlık davalı yönetmeliği revize eder, dava hiç olur, Üsküdar atlara otoban olmuştur.
- d) Bazen insaflı davranıp yönetmeliğin iptalini bekleyen bakanlık bu defa da yönetmeliğin yenisini çıkarmayarak camiayı fıtık eder. Oluşan yasal boşlukta ne yapılsa hukuksuz ama mümkün hale gelir. Genelgelerle, görevlendirmelerle, yerele yetki devriyle "ihtiyaca binayen" atanan atanır. Sağlamcılar hala “dur bakalım” modundadır.
e)İptal sonrası sorunlu maddeleri makyajlayıp farklı ama daha sorunlu hale getirdikleri de olur.
- f) Davalar, iptaller, yeni yönetmelik hazırlamakla geçen aralar sayesinde kazanılan zamanda takdir, teşekkür dağıtır, atamalarda kendi kadrolarını rakiplerinin önüne taşır.
- g) Sendikalar dava etmedik yönetmelik bırakmadı diyerek görevlendirme yapar, kadro açmaz, açık kadroları yayınlamaz, görevlendirmeyle de olsa ilgili kurumda, makamda çalışmış olmayı kriter yapar.
Öyle bir tuzağa çekildik ki artık yönetmeliği bizzat biz yazsak adil olmayacak. Son 5.5 yılda liyakati tartışılır eğitimcileri emsallerin önüne çekecek her şeyi yaptılar. Yalnız sınav ve puan gözetilen ilk yönetici atama ve Anadolu liseleri Atama Yönetmeliklerini iptal ettiren sendikaların vebali büyük. Ardından mülakat ve takdir puanı geldi ve torpil patladı. Öyle böyle bugünlere geldik. Sırf muhalif olma adına her şeyi dava eden yapıların kurbanı olduk. Şimdi öneri getiremiyorlar çünkü yüzleri yok, anca dava açmaktalar. Her dava sonrası bir kısmı kendi üyelerinden yeni mağdurlar yaratılıyor. Öğretmenler bu yüzden bir birleri ile rakip hatta davalı.
Bu noktada bizim stratejimiz daha beterini çağıracak iptal davaları yerine sendikamızın müdahil olduğu bireysel davalar. Toptan iptaller hayır dua kadar haklı beddualar getirir. Şu anda farklı farklı yorumlanan ve adamına göre uygulanan yönetmelikler yüzünden mağdur olmuş öğretmen arkadaşıma sendikal tavsiyemiz:
- Kendi puan ve liyakat durumunu iyi bilmeli, sistemdeki bilgilerini kontrol etmeli
- Haklı talebine rağmen kendinden daha geri durumda birinin atanması durumunda bizimle iletişime geçmeli.
Yönetmelik iptali ile beslenen bir organizmaya dönüşen bakanlığı daha fazla semirtmeye gerek yok. Örgütlülük içinde kişiye ve duruma özel davranma zamanı şimdi. Haksızlığa uğramamak için önce haklı olmak, sonra bu hakkı nasıl arayacağını bilmek gerekiyor. Bunu tek başına yapanlara selam olsun!
10/04/2008
Cansel GÜVEN