Her fırsatta büyüyen ekonomiden, artan eğitim bütçesinden dem vuran hükümet yetkililerinin fazla parayı (?) nasıl değerlendireceklerini geçtiğimiz gün öğrenmiş olduk. Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in açıkladığı plana göre özel okula giden öğrenci başına yıllık 1.500 Lira Ödeyecek olan devlet, devlet okulundaki öğrenciye daha kaliteli eğitim verebilecekmiş…
Sayın Şimşek’in içeriği itiraf ve çelişkilerle dolu açıklaması “Eğitim bütçemiz 11 milyar liradan 56 milyar liraya çıktı. Özel okulların eğitim sistemimizdeki payı yüzde 2 düzeyinde. Bunun yüzde 20’lere çıkması lazım. Öğrenci başına 1500 lira versek, durumu müsait olan vatandaşımız üstüne bir miktar daha koyup çocuğunu özel okula gönderse diye düşünüyoruz. Verdiğim 1500 liralık katkıyla vatandaş çocuğunu özel okula gönderme yolunu seçerse o zaman bizim yükümüz azalmış olur. Her ilköğretim öğrencisi başına 1000 lira devletin kasasında kalır. Onu da eğitim altyapısını daha da iyileştirmeye yönlendirme şansı yakalarız. Milli Eğitim Bakanlığımızla birlikte üzerinde çalışıyoruz. Özel okullarda 400 bin civarında kontenjan açığı söz konusu. Öte yandan devlet hâlâ derslik sıkıntısı yaşıyor. Böylece boş olan kapasiteyi de devreye almış olacağız.” Şeklinde.
Sayın bakan ya sayı saymayı bilmiyor ya da epeydir devlet okulu diye hep zengin muhitlerin örnek okullarını geziyor olmalı.
Türkiye genelinde eğitim kalitesi, marka cazibesi açısından talep gören özel okulların yıllık ücreti 15 ila 30 bin Lira aralığındadır. Anadolu’nun küçük illerindeki özel okullar yıllık ücretlerini 6-10 bin Lira seviyesinde tutsa bile bu limit o ilin ekonomik seviyesi ile orantılıdır, göreceli olarak yine zenginin harcıdır.
Bu ülkede yaşayan, gözü gören, kulağı işiten her yurttaş bilir ki; evladını özel okula yollamak için 1.500 Lirası eksik kaldığından mağdur olmuş hiç kimse yoktur. Aileler eğitim kredisi çekmek için, indirim kovalamak için gereken okul ücretinin en az yarısını ödeyebilecek durumda olmak zorunda hisseder. 2012-2013 yılı için il enflasyon oranı sınırlaması da kaldırıldığı için daha serbest zam yapabilen özel okullarımızın en ucuzu bile 6000 bin Liranın üzerindeyken 1.500 Liralık teşvik yapılması, zaten ödeyebilecek olana torpil anlamına gelir.
Bakanın açıklamasından önce sayın başbakanın “tüm dershaneleri özel okula dönüştüreceğiz” çıkışı da aynı mihvalde değerlendirildiğinde eğitimi piyasalaştırma çalışmalarının hızlandığını söyleyebiliriz. %72 si personel giderine harcanan 34 milyar 112 milyon TL’lik MEB bütçesinden okullara bütçe adına neredeyse hiçbir şey kalmamaktadır. Arttırıldı diye övünülen MEB Bütçesi reelde milli gelirin (GSYH) yalnızca %2,7 sine karşılık gelmektedir. Temizlik, güvenlik giderlerini, elektriğini, suyunu, tebeşirini, yakıtını kendi karşılamak zorunda bırakılan okulların cefakâr idarecileri toplamak zorunda bırakıldıkları bağışlar yüzünden türlü ezaya çarptırılmakta, öğretmen ve öğrenci para üzerinden karşı karşıya gelmektedir. Beri yandan eğitimin en temel bileşeni olan öğretmen ihtiyacı ücretlilerle karşılanmakta, ucuza getirilen hizmet kiralama alışkanlığı bir zorunluluğa dönüşmektedir.
Özel okulları teşvikten, Fatih Projesine kadar akla zarar bütçelere kese açan hükümet bilmelidir ki, yalnızca ücretsiz kitap, süt dağıtarak sosyal devlet olunmaz. Ayağı naylon terlikli kavruk köy bebelerini önce ve mutlaka öğretmene kavuşturun. Atama bekleyen öğretmenlerin en az 250 bini 12 yıllık zorunlu eğitimin de gereği olarak ivedilikle kadrolarına atanmalıdır. Öğrenci başına özele vereceğiniz 1500 Liranın 100 Lirasını da kendi okullarınıza bahşederseniz işte o zaman eğitimde kaliteyi de başarıyı da yakalarsınız. Eğer niyetiniz bu ise tabii…
Cansel GÜVEN
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı