2006 dan başlayarak artarak süren özür atamaları sorunu giderek kördüğüm olmuştur. 2009/1 yer değiştirmelerinde hem kadrolu, hem sözleşmeli öğretmenlerimizi mağdur eden bakanlık, 2009 Ağustos döneminde ek atamayla on binlerce kadrolu öğretmenimizi mutlu ederken, kılavuzun 3.3 maddesine takılanları ve sözleşmelileri dışlamıştır. O süreçte yaşananları hatırlamak bugünü anlamak için önemlidir.
Yönetmeliğe rağmen yapılan bu atamalar Aralık 2009 Atama ve Yer değiştirme Yönetmeliği ile meşrulaştırılmış, yer değiştiremeyenlerin çakılı kalışı kadere dönüşmüştür. Şubat özür atamalarında piyango kabilinden yer değiştirebilen birkaç sözleşmeli dışında binlerce sözleşmeli ve binlerce kadrolu öğretmen mağdur edilmiştir.
Sorunun fotoğrafını çektik ve çözüm önerilerimizi sunduk, meclis gündeminde ve medyada tartışılmasını sağladık.
Çalışmalarımızda tayin sorunu kadar, son bulması gereken sözleşmeliliğe vurgu yapılmış, hükümetin ve bakanlığın yaptığı "sözleşmeli- kadrolu ayrımı" hatasına düşülmemiştir.
25 Ocak Eylemimiz sonrası sorunu hatırlayan, geçiştiren, eylemi ve söylemi hafife alan bazı yapılar "bir telefon kadar yakın oldukları" bakanlığa yanlış ve eksik taleplerde bulunarak bazen sözleşmelileri, bazen de kadroluları umutlandıran, üzen açıklamalarda bulundular.
Süreci yakından değil, içinden takip eden bir sendika olarak fal açmak, insanları beklentiler içine sokup reklam yapmayı doğru bulmuyoruz. Diğer eylemlerimizden çıkardığımız tecrübe ile AES tarafından gündeme getirilen, kamuoyunda yankı bulan sorun ve talepler olumlu karşılandığında, eylemle, davayla hak kazanılacağı anlaşıldığında, MEB büyük BİR Eğitim sendikasının randevusunu kabul etmekte, onların sayesinde hak kazanılmış olmaktadır.
Bir hakkın sahibine teslim edilmesinde katkı sağlamak adımızın taçlanmasından önemlidir.
Birkaç gündür sitelerde dönen "müjde" soslu haberler karşısında tüm mağdur öğretmenlerimizi ve kamuoyunu bilgilendirmek isterim; şu aşamada kimleri kapsayacağı, nasıl işletileceği tartışılan ek atamalar konusu hala gündemde tutmamız gereken bir sıkıntıdır. Rehavete kapılmadan, alanda, medyada, telefon başında, sanalda ve örgütlü olarak talepleri haykırmaya devam etmeliyiz. Eylem kırıcılığı denen şey bazen SANAL MÜJDELER yoluyla yapılır.
5 Şubat atamaları sonrası göreve başlamayan 3- 5 öğretmenin yerine birkaç kişiyi atamakla sonuçlanacak bir piyangoyu EK ATAMA olarak kabul etmeyeceğiz!
Kadrolu-sözleşmeli, sağlık, eş, eğitim özrü bulunan tüm öğretmenlerin puan, pozisyon koşulu olmaksızın tayin edilmesini talep ediyoruz. Bir tek öğretmenimizin dışlanması, hukuksal mücadele gerekçemiz olacaktır!
Süreli, acil ve insani boyutuyla gündemde tuttuğumuz özür tayinleri buzdağının bir parçasıdır. Tüm sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması, sözleşmeliliğin tarih olmasına kadar mücadele edeceğiz. Sözleşmelikte geçen süre ve kazanılan haklar da korunmalıdır.
Atama dönemlerinde kadroya alınan öğretmenleri yeni öğretmen gibi algılanmasına karşıyız, kadroya geçiş 2010 içinde tamamlanmalı, 210 bin yeni öğretmen ihtiyacı KPSS şartı olmaksızın giderilmelidir.
İşsizlik, kadro, 4-b, 4-c, üzerinden birbirine düşürülen öğretmenler bir araya gelerek kenetlendiğinde her haksızlık giderilecek, mesleğimizin onurunu ve mutluğunu birlikte yaşayacağız.
12/02/2010
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı