Akıllara zarar bir ülkede yaşıyoruz. Hükümetin resmi söylemleri Avrupa’ya ve demokratikleşmeye dönükken, eylemleri tam bir ortaçağ atmosferini yansıtıyor.
Demokratik kitle örgütleri toplumların sigortasıdır. Dernekler, sendikalar, odalar, platfomlar, siyasi partilerin göremediğini görmek, eleştirmek, çözüm önermek ve çözüme örgütlü şekilde ulaşmak için hayati yapılardır. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu hem kitle örgütlerinin hem de sivil halkın devletle iletişim kurması, taraf olması mantığıyla kabul edilmiştir. Bu kanun çerçevesinde ilgili devlet kurumuna kişisel ya da kamusal çıkarlar doğrultusunda soru sorabilirsiniz. 15 gün içerisinde size yazılı olarak dönülmesi zorunludur. Buraya kadar süper demokratik, acayip şeffaf bir uygulama gibi duruyor değil mi? Kazın ayağı öyle değil:
2005 Ocak ayında kurulmamızdan bu yana Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere devletin resmi kurumlarına resmi kanallardan “bilgi edinme” amacıyla yaptığımız hiçbir başvuru bizi bilgiye kavuşturmadı. Ya hiç dönmediler ya da “sizi ilgilendirmez” tadında yanıtlar aldık. Bizi ilgilendirmeyen sorulardan bir kaçı Anadolu liselerine atanamayan yüksek lisanslı yüksek hizmet puanlıların yerine atanan 2-3 yıllık öğretmenlerin liyakati idi. Cevap evlere şenlik: “özel hayatın gizliliği nedeniyle yanıtlayamayız”. Okul hizmetlilerinin sigortasını ödeyemediği için maaşı icraya verilen kaç okul yönetici olduğunu sorduk, YOK dediler. Yalnız AES içinde birkaç tane vardı oysa. Aynı sorular mecliste gündeme geldi top başka taraftan taca atıldı. Çankaya İl MEM’de promosyon anlaşmasının neden daha az veren bankayla imzalandığını sorduk, arayıp teessüf ettiler, bilgi vermediler..
Meğerse en acayibini henüz yaşamamışız. Son dilekçemiz Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğünde vekaleten şube müdürlüğü yapan atamadan (sorunlu) sorumlu Yakup Turan Bey ile ilgiliydi. Sendikamıza ulaşan bilgiler dudak uçuklatan cinstendi. En basiti, müdür yardımcılığı sınavını bile kazanamamış İHL meslek öğretmeni bu zatı muhterem halen Ağrı Dağı Anadolu Lisesinde Müdür Başyardımcısı, Ağrı Anadolu Öğretmen Lisesinde Müdür Vekili, Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Atamalardan Sorumlu Şube Müdürü olarak görev yapmakta imiş. Atama ve görevlendirmelerini kendi imzasıyla yapan Sayın TURAN, İl genelindeki diğer atamaları da keyfe keder yapmaktaymış. Ulaşan çok sayıda şikayet ve belgeyi ek yaparak durumu bakanlığa intikal ettirdik. Süresi içinde dönerek bizi şaşırtan bakanlığın yanıtı anlamlıydı; sendikanız üyesi olan bir mağdur bulunmadığına göre sizi ilgilendirmez!! Oysa vardı ama ne fark ederdi ki? Bir demokratik kitle örgütü yalnız aidat aldığı üyenin ayağına basılınca mı bağıracak yani! Bir üyeyi baz alarak hak arayacaksak lanet olsun bize. Önemli olan liyakat değil midir? Turan bizim üyemiz olsaydı da bağırmalıydık. Öyle değilmiş…
Bu bilgi edin(eme)me halinden sonra konuyu TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Sayın Muharrem İnce’ye ilettik. Aynı sorular bu defa meclis soru önergesine konu oldu. Bu yazı yazılırken henüz yanıt bulmamıştı, ancak başka bir gelişme olmuştu. Sorular “size ne” diye yanıtlandıktan bir hafta sonra bu defa Ağrı Valiliği (Sayın Turan’ı vekaleten şube müdürü olarak tutan makam) sendikamıza bilgi edinme kanunu çerçevesinde başvurdu. Neyi merak etmekteydiler inanamazsınız: “siz Yakup Turan ve yaptığı atamalarla ilgili belge ve bilgileri kimden edindiniz?”!!
Biz Hırsız var diye bağırmaktayız, yetki sahibi hırsızı kovalayacağına şahidin kellesini istemekte yani. Meğerse bu kanunun bilgi edinmek değil, merak edeni gömmek için var imiş. Daha acısı Sayın Turan Sayın İnce’yi cep telefonundan aramış. Hayır, kendini savunma, durumu açıklama kaygısı taşıyarak değil, “kimden öğrendiniz” diye sormuş. Hem Sayın vekilden hem de sendikamızdan yasal süre içinde en uygun yanıt verildi merak edilmesin. Merak edeceğimiz şey bu cüretin kaynağı. Nasıl bir mantıktır ki okulunuza müdür yardımcısı yapmayacağınız bir zat müdürleri atıyor, aynı anda üç görevi birden yürütüyor, kafasına göre kadrolaşıyor, bunu eleştireni gömmek için iz sürüyor?
Ey halkım, bırak bu demokrasi, şeffaflık masallarına inanmayı. Deveyi hamuduyla götürenler görünmez olmuş. Görmekte ısrar edersen de gözlerini oyacaklar. Ya üç maymun olacaksın bu devirde ya insan! Tercih senin…
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı
07.11.2008