Son birkaç ay içinde çeşitli skandallarla gündeme gelen yatılı ilköğretim bölge okulları mercek altında. İlki 42 yıl önce açılan, toplam 589 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda (YİBO) 150 bin 330 öğrenci okuyor. Kız öğrenci sayısı 92 bini geçen erkek öğrenci sayısının neredeyse yarısı kadar. YİBO'lar yüzde 31.2 oranıyla en çok Doğu Anadolu bölgesinde kurulu, yüzde 25.9 oranıyla bunu Karadeniz bölgesi takip ediyor.
YİBO'larda 6 ila 14 yaş arası çocuklar eğitim görüyor. Yönetmeliğe göre kırsal kesimde okulu bulunmayan, köy ve köy altı yerleşim birimlerinde bulunan çocuklar ile maddi imkânlardan yoksun ailelerin çocuklarının ilköğretim hizmetlerine kavuşturulmasını sağlamak amacıyla açılan YİBO'larda eğitim parasız olarak veriliyor. Çocukların yiyecek, giyecek, ders kitabı, harçlık ile ders araç ve gereçleri gibi giderlerini devlet karşılıyor. Yaşadığımız son olaylar gösteriyor ki devletin bu katkısı öğrencileri korunduğu ve kaliteli bir eğitim aldıkları anlamını taşımıyor.
Orta öğretime geçiş sınavlarında en başarısız okullar olan YİBO lar, kırsal kesimde çok çocuklu ailelerin zorunlu tercihleridir. Aile sevgisi ve ilgisine en çok ihtiyaç duyulan anasınıfı ve İlköğretim 1. Kademe öğrencilerinin koğuş tipi yatakhanelerde, yemek kuyruklarında, hamam tipi banyolarda yalnızlığa itilmesi eğitimle açıklanamaz. Yalnızca bir ay içinde onlarca YİBO öğrencisine dair taciz, tecavüz, yaralanma ve ölüm haberiyle sarsıldık. Varlığından haberdar olmadığımız nice dramlar yaşanmakta, kaç çocuk her gece gözyaşlarıyla yatağını ıslatmakta bilmiyoruz.
6-14 yaş aralığının aynı okulda yatılı olması bir yana bu okullarımız öğretmen, psikolojik danışman ve rehber öğretmen sayısı ile yardımcı hizmetler açısından acınacak haldedir. Yatılı bölge okulları mesleğe yeni başlamış ve tecrübesiz öğretmenler için bir askerlik gibidir. Fiziksel açıdan dökülen okulların güvenlik ve sağlık koşuları sağlanmamış, nöbet sorumluluğu ve çalışma koşulları berbat durumdadır. Yarı açık cezaevi ortamında öğrenciler arası hiyerarşi zayıf olanının ezilmesiyle sonuçlanır. Erken yaşta ezilen yatılı öğrencinin sınıfı büyüdükçe kendinden küçükleri ezmek olağan hale gelmektedir.
“Çok çocuk yapın, devlet bakar” yanlışını yine çocuklar ödüyor. Yaşadığımız son olaylar bir kamuoyu baskısı oluşturdu ve bakanlık YİBO ısrarından vazgeçiyor. Bu okullar İlköğretim Bölge Okullarına (İBO) dönüştürülecek. Taşımalı eğitim yatılı olana göre daha az maliyetli ve öğrencinin aile bütünlüğünü koruduğu için daha insani. Bu konudaki tek endişe taşımanın güvenliği. Hemen her gün bir servis kazası yaşanan ülkemizde öğrenci taşıyan araçların güvenliğini sağlamak bakanlığın görevidir. Veliler sabah uğurladıkları çocuklarını akşam sağ salim karşılayacaklarından emin olmazlarsa okullaşma oranı düşecektir.
İster yatılı, ister taşımalı olsun zor koşullarda ve çeşitli risklerle alınan eğitim öncelikle kız öğrencilerin sorunudur. Okuduğumuz haberler kent insanını yalnızca üzer, kırsaldaki çocuğun eğitim hayatını sona erdirir.
Sosyal devlet yalnızca ücretsiz kitap dağıtmaz, eğitim hizmetini en yakın noktada, en güvenli koşullarda, ehil öğretmenlerle sunar. Bunun bir maliyet sorunu olduğu da bir gerçektir ancak hiçbir şey evlatlarımızdan daha kıymetli değil. Cin bakışlı köy çocuklarının vahim olaylarla değil, akademik başarılarıyla haber olmalarını istiyorsak gerekli yatırımları yapmak zorundayız.
07/05/2010
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı