Öğretmenler vardır öğretmen yetiştiren. Başöğretmenimizin izini kaybetmediysek eğer, onların sayesindedir. Biz yeni nesil öğretmenler halâ. bir devrin mirası ile giriyoruz sınıflarımıza.
Profesör Doktor Fevzi ÖZ, Atamızın yadigârı Başöğretmenlerimizdendir. Onu atının üzerinde dağ köylerine okuma-yazmanın aydınlığını taşırken gördük, Tunceli’nin karlı yollarında başlayan öğretmenliği, Amerika’da öğrenim gördüğü yıllardan bağımsız değildi kuşkusuz. Ulusal olanla bilimin evrenselliğini tüm çalışma hayatı boyunca ustaca birleştirebilmiş, saygın bilim insanı ve eğitimcidir.
O, bu özelliklerinin yanında sanat ve sporu eğitimciliğini zenginleştirecek şekilde yoğurabilmiştir. Tunceli’de kayak öğreten ÖZ, halk tiyatrosunu da çalıştırmaktadır bir yandan. Yetişkinlere okuma yazma öğretirken ilin ilk bandosunu kurmayı da ihmal etmemiştir. Halkın aydınlanması için konferanslar düzenlemek, uzaklardan gelen öğrencilerine yatakhane inşa ederken kazma kürek sallamak Sayın Öz için öğretmenliğin alanıdır. Çalışma alanını sınıfla sınırlamayan, yaptıkları ve yetenekleri ile özel bir eğitimcidir.
Eskiden yalnız öğretmenler değil, onları atayan, takdir eden üst kurumlar başka türlüymüş aslında. Siyasi kadrolaşmanın bu denli yoğun olmadığı yıllarda Sayın ÖZ, Talim Terbiye Başkanlığı Kurul Üyeliği yaptı ve Milli Eğitime yön verdi. Fevzi Öz’ün UNESCO Eğitim Komisyonu üyeliği gibi birçok uluslararası komisyonda TC Milli Eğitim Bakanlığı’nı en üst düzeyde temsil etmesi, eğitimciliğinin takdir edildiğinin göstergesidir.
Bugün bile ilk günkü heyecanıyla “Ulusal Eğitime Destek Kampanyası” nın neferi olan Sayın Fevzi ÖZ ile meslektaş olmanın onurunu yaşıyoruz. Bu 24 Kasımda Ulusal Eğitime katkılarından dolayı, Başöğretmenlik Onur Ödülü’nü, kendilerine sunmaktan mutluluk duyduk. İyi ki Cumhuriyetimizin başöğretmenleri her şeye rağmen halâ kara tahta başında. Tebeşirin elinden hiç düşmesin, iyi ki varsın öğretmenim…
30/11/2006
Cansel GÜVEN
guven@aes.org.tr