Bayramın adı “Kurban” ya da “Ramazan” değildi. “Ulusal Egemenlik Bayramı”... Halk iradesinin devlet katına taşınmasını simgeleyen Büyük Millet Meclisi'nin Atatürk başkanlığında açılışını aynı meclisin AKP iktidarında “coşkuyla” kutladık...
Atamızın çocuklara hediye ettiği yalnız bayram değil, geleceğimizdir. Geleceğe dair hedeflerini, onlardan beklediklerimizle harmanlamak için iyi bir fırsattır Çocuk Bayramı. Süreç içinde kendi geleneğini yaratmıştır.
23 Nisanlarda bahar dalları gibi renkli ve incecik giyinmiş çocuklar dev stadyumlarda üşüyerek bekleşir. Geçit töreninde onurla yürünürken taşınan kostüme göre adımlar atılır, dansçılar süzülürken, mesleklere uygun giyinenlerin bir asaleti, ağırlığı vardır.
Birkaç dakikalığına da olsa vali, müdür, vekil masalarına oturan çocuklara bakıp “hiç kalkmasaydı keşke” demeyenimiz yoktur. İlköğretim öğrencileri yetişkinler tarafından dikte ettirilmediği sürece en bağımsız, en temiz ve en doğru demeçler sunar.
Çocuk bayramında meclise çıkıp mikrofona ayak parmak ucunda yükselerek tertemiz çocuk kalbiyle içimize su serpebilecek milyonlarca ilköğretim öğrencisi dururken 21 (yazıyla yirmi bir) yaşında adamı çıkardılar korsan bildiri okusun diye. Arkadaş “imam hatiplileri yedirmeyeceğiz” anlamında bayram konuşması yaparken, temsil ettiği zihniyetin vekilleri “çocuktur, sözlerinden sorumlu tutulamaz” diyorlardı.
Başkent sokaklarında ise Atatürk’ün kurduğu CHP olmadan “egemenlik” yürüyüşü yapılıyordu. Başka bir kortejde, Çorlu’da kara çarşaflı kızlarımız marşlar eşliğinde adımlıyordu sokakları.
Kuruluşunun 86. yılı kutlanan TBMM'nin başkanı, Cumhuriyeti temsil eden kurum ve kişilere, hatta rejimin kendisine yönelik ağır eleştirilerde bulundu. Mecliste bayram iktidar ve muhalefet arasında çocuklara izletilmemesi gereken düzeydeki tartışmalarla kutlandı?!
Başbakanın beli ağrıdığı için halkla bayramlaşması mümkün olmadı. Meclis başkanını savunmak için konuşmasa varlığını unutmuştuk. Tesellimiz, hikmetinden sual olunmaz yüce mevlamızın izniyle mucizevi şekilde 23 Nisan gecesi iyileşen başbakanımızın 24 Nisan’da ABD dışişleri bakanını dimdik karşılayabilmiş olmasıdır.
Ordu Fatsa’da AKP'li Belediye başkanı sakız çiğneyerek Atayı selamlıyordu. Anıta çelenk koyarken bir gün önceki sarımsaklı mantıyı mı rejimin kendisini mi sindirmeye çalışıyordu bilinmez. Bildiğimiz Atatürk'ün de, onun kurduğu Cumhuriyetin de çelenge, çiçeğe ihtiyaç duymadığıdır.
Milli eğitimin onurlu öğretmenlerini temsil etmek üzere yapılanmış iki büyük sendika için ULUSAL EGEMENLİK BAYRAMI iki satır yazıyla bile kutlanmaya değer bulunmamıştı. Takvimlerinde eylem, söylem günleri renkle vurgulanmışken, 23 rakamı bomboş bağırıyordu. Ulus olmak yerine “ümmet” ya da “federasyon” olma ülküsündeyseler bu ayıbın hesabını başöğretmenin öğretmenlerine vereceklerdir.
Bayramlarda çocuklarımızın üşümesinin bile bir anlamı vardı. Bu 23 Nisan ulusal duyarlılıkları olan her yetişkinin kanını dondurdu, yüreğimiz üşüdü.
Bayram sevincimizi kursağımıza bıraktılar.
Bayramımıza karanlık gölgeler düşürenlere sesleniyoruz: Size çocuklarımızı, çocuk bayramlarımızı ve ulusal egemenliğimizi ÇİĞNETMEYECEĞİZ!!!
30/10/2006
Cansel GÜVEN
Anadolu Eğitim Sendikası Üyeleri ve Merkez Yönetimi adına