Yeni Milli Eğitim Bakanımız ilk uzun soluklu tv programına 19 Mayıs nedeniyle gençlerle birlikte katıldı. Programın çok tartışılmasının nedeni Sayın Çubukçu’nun söylediklerinden çok söyleyemedikleridir.
Göreve yeni başlayan hukukçu bakanımızın Sayın Çelik’in Çingen bohçası şeklinde devrettiği Milli Eğitim Bakanlığının sorunlarına anında hakim olması beklenmezdi. Sorunlar ve çözümlerin netleşmesi için zaman gerekecek. Yine de her soruyu geçiştirmesi, yalnızca temenni boyutunda konuşması camiada hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu boşluk tehlikeleri de içeriyor. Bir lise öğrencisinin öğrenci andından duyduğu rahatsızlık bakanımızın boş gündemini dolduruverdi. Böylece öğrenci andının kaldırılması gündeme oturdu.
Andı tartışmaya açmak farklılıkları ırk ve din üzerinden kaşıyan zümreler için yeni bir fırsat olmuştur. Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, “Çocukların her gün aynı ifadeleri tekrar etmesi doğru değil. Bir süre sonra bu ifadeler sıradanlaşıyor. Bazen bu değerlere karşı tepki oluşuyor. Son dönemlerde Kürt meselesi gündemde. Açılımlar tartışılıyor. Bir Kürt çocuğunun ‘Ne mutlu Türküm Diyene’ kavramını tekrar etmesinin psikolojik etkisi nasıl olur? Buna bakılmalı.” dedi.
76 yıldır okullarımızda söylenen öğrenci andının yazarı Mustafa Kemal Atatürk’ün 1932’de Milli Eğitim Bakanı olarak atadığı Sayın Reşit Galip’tir. Prof. Dr. Afet İnan, "Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler" adlı eserinde (s. 213) Dr. Reşit Galip ve AND hakkında şunları yazmıştır:
"1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya köşküne geldiği vakit, Atatürk'ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. 'Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı' dedi: ”Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”
76 yıldır millet olmayı, çalışkan ve saygılı olmayı, ilerlemeyi ezber etmek bize rahatsızlık vermezken, göreve geleli 76 gün olmamış bir sayın bakanın öncelikli olarak andımızı kaldırmayı tartışmaya açması talihsizliktir. Son günlerde Büyük Önderimizin “Ne mutlu Türküm Diyene” sözü üzerinden yürütülen tartışmalar ve Kürt açılımları ile çakışması da anlamlıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanları etnik, dini hatta cinsiyet ortak paydasında savaşmadılar. Birlikte ve hür yaşamak için bedel ödeyen bu kahraman insanlara TÜRK MİLLETİ denir. Kanın DNA sı, doğum yeri, ana dil detay bile olamaz. Kendini bu topraklara, bu şanlı tarihe ve ülküye ortak hisseden her yurttaşla aynı milletteniz.
Atamızın -ne mutlu Türk olana- değil, -Türküm diyene- demiş olmasını anlayamayan kafalar asıl ırkçılardır. Sömürgeci ve çıkarcı güçler tarafından ayrıştırılmaya çalışılan bu ulusu bir arada tutmak için andımızı daha içten ve daha yüksek sesle bir daha, bir daha okumalıyız.
Milli Eğitim Bakanımızı eğitimin gerçek ve güncel sorunlarıyla ilgilenmeye davet ediyor, bu tartışmayı fırsat bilerek ırkçı polemikleri alevlendiren sendikacıları kınıyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
23/05/2009
Cansel Güven
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı