Tek partiden oluşan aynı hükümet içinde 11 yılda değişen 5 bakan var ortada ama ne hikmetse hepsi de göreve gelir gelmez bir öncekinin oluşturduğu sistemi değiştirmekle işe başlıyor.
Son bakanımız Nabi Avcı da göreve gelir gelmez liselere giriş sisteminde değişiklik yaptı. 81 ile sahip ülkemizde 16 farklı ilde yapılan ve nedense sadece sisteme veya değişikliğe evet diyenlerin katıldığı ya da çağrıldığı çalıştaylar sonucunda alınan karar doğrultusunda herkesin malumu üzere sınav sisteminde değişikliğe gidildi.
Yapılan bu değişiklik ilk açıklandığında öğrencilerin tek sınavla değerlendirilmesindense her ders için ayrı sınavlara girmeleri anlatıldı durdu. Sadece bunun anlatılmasının sistemin tek olumlu yönü olduğu uygulamanın yapılması ile tamamen ortaya çıkmış oldu.
Bakanlıktan yapılan ilk açıklamada her öğrencinin kendi okulunda, kendi sınıfında, arkadaşlarıyla birlikte sınava gireceği ve bunun da öğrenci üzerinde oluşacak sınav stresini ortadan kaldıracağı söylenmişti. İlk duyulduğunda kulağa hoş gelen bu açıklama gelişen süreç içinde aksaklıklarla yerini karmakarışık bir yapıya bıraktı. Bakanlıktan milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazıda olağanüstü haller dışında her öğrencinin kendi okulunda sınava gireceği yazıyordu. Ne hikmetse yirmi öğrencinin altında 8. Sınıf öğrencisi olan okulların öğrencileri farklı okullara taşınarak öğrenciler sınava alındı. 18-19 öğrencisi olan okullar bile yirmi öğrenciyi tamamlayamadıkları için mesafeye bakılmaksızın başka okullara taşındı ve sınav merkezi olan okulların öğrencileri muhtemelen kahvaltı sofrasına oturdukları sırada köylerdeki öğrenciler yollara koyuldu. Aynı ilçe içerisindeki merkez ve köy okulları arasında dahi farklılıklar mevcutken bir de bu tür uygulamalara gidilerek öğrenciler arasındaki farklılıkların artmasına sebep olunmuş oldu.
Şimdiye kadar öğrenciler açısından değerlendirdiğim sınav sistemine bir de farklı açılardan bakmak istiyorum. Önceki yıllarda yapılan sınavlarla karşılaştırmak gerekirse 2013 SBS’de her öğrenciye 20 yapraktan oluşan soru kitapçıkları dağıtılırken 28-29 Kasım tarihlerinde yapılan sınavda ise her öğrenciye 4 yapraktan oluşan 6 adet kitapçık dağıtıldı ve bu da 24 yaprak demek oluyordu. Basit bir hesapla öğrenci başına 4 yaprak fazla kullanılmış oldu. Yaklaşık bir milyon öğrencinin bu sınava girdiğini var sayarsak toplam 4 milyon yaprak fazladan kâğıt kullanıldığı ortaya çıkacaktır. Ayrıca önceki yıllarda her öğrenciye bir tek cevap kâğıdı verilirken bu yıl her ders için ayrı bir cevap kâğıdı verildi bu da 5 milyon fazla yaprak demek oluyor. Toplamda 9 milyon yaprak fazladan kullanılmış kâğıt. Bunun bir de ikinci dönemki sınavını da hesaba katarsak bu sayı 18 milyona çıkıyor. Yani bilmem ne kadar metrekare ağaç diktiğini iddia eden ve bununla övünen –ki böyle bir şeyle gerçekten övünülür- bir hükümet sırf bir sistem değişikliği yapacağım diye 18 milyon fazladan kâğıt tüketimine sebep olarak çevrecilik ve tüketim dersi de vermiş oldu!
Gelelim öğrenciler açısından bir değerlendirmeye. Herkesin malumu olduğu üzere ilk yapılan açıklamada sınav süresinin ve iki sınav arasındaki dinlenme süresinin de 40 dakika olarak açıklandığı fakat bazı çevreler tarafından sınavlar arasındaki süreye yapılan itiraz sonucunda sınavlar arasındaki süre 30 dakikaya düşürüldü. Bakıldığı zaman iki sınav arasındaki 30 dakikalık dinlenme süresi gerçekten de yeterli gibi görünebilir. Ancak sınavlar başlamadan 15 dakika önce sınıflara alınan öğrenciler bu 30 dakikalık aranın sadece 15 dakikasını kullanmış oldular. Sırf dışarıdan birileri itiraz etti diye sınav süreleriyle oynarken bunları da düşünebilseydi de öğrenciler gerçekten de bu 30 dakikalık süreyi kullanabilselerdi.
Aslında yukarıda anlattıklarım bir atasözünün bizim Milli Eğitim Bakanlığımıza ne kadar da uyduğunu gözler önüne çok güzel serebiliyor. Hiç kimse için bu atasözünü bulmak zor olmayacaktır ama yine de ben söyleyeyim: “Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, deve de nerem doğru ki demiş.”
Tek temennim ikinci dönem yapılacak olan sınavda bu dönemki sınavda yapılanlar bir bir gözden geçirilir ve hatalar giderilerek sadece sistem ve yanlıları korunmaz ve koruyacağımız tek şey geleceğimiz olan öğrenciler öğrencilerimiz olur.
Durmuş ANBAR
AES Yozgat İl Sekreteri
Boğazlıyan İlçe Temsilcisi