“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür gülistan olursun,
Diken düşünür dikenlik olursun.”
(Mevlânâ Celâleddin Rumî)
Güzel düşünen, güzeli dillendiren insanların yaşadığı toprakların adıydı Anadolu. Toprağından yeşeren değerler bir yana, uzaklardan göç eyleyip kendisini vatan belleyen nice değere de sahip çıkmıştır bu coğrafya.
Bu değerlerden biridir Mevlânâ…
Horasan yöresinin Belh şehrinden, Selçuklu döneminin başkenti Konya’ya uzanan yolculuk, Anadolu insanının yüzlerce yıl bağrına basacağı Mevlânâ’nın doğuşu olacaktır. İlimde, irfanda özellikle Şems Tebrizî ile kemâle eren Mevlânâ, yüzlerce yıl anılacak, ders olarak okutulacak kitaplar, hatıralar, izler bırakmıştır.
Hayatını “hamdım, piştim, yandım” sözleriyle tanımlamış, bu üç kelimeyle varlığının resmini çizmiştir adeta.
Ama;
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra ancak bize döndürüleceksiniz” (el-Ankebût, 29/57)buyuruyordu Cenab-ı Hak… Ve Mevlânâ 17 Aralık 1273 senesinde ölüm şerbetinden içti.
O, ölüm gününü “Hakk’a Vuslat, Düğün Günü” saymış, dolayısıyla ölümü bir veda değil “Sevgili”ye kavuşma günü olarak adlandırmıştır. Bu yüzdendir ki dünyadan göçüne “Şeb-i Arûs” demiştir.
Üzerinde yürüdüğümüz, düğün dernek kurduğumuz, cenazemizi defnettiğimiz, bereketiyle her daim övündüğümüz bu toprakları ad belleyen, ismine baş tacı eyleyen Anadolu Eğitim Sendikasınice Anadolu değerini olduğu gibi Mevlânâ’yı da hürmetle anmaktadır. Tasavvufî yönünden ilmî çalışmalarına kadar pek çok öğretisini yol haritamıza ekleyen bizler, çocuklarımızın O’ndan öğreneceği çok şey olduğunun bilincindeyiz.
Ve bizler, bulunduğumuz makamların, kullandığımız kimliklerin “Şeb-i Arûs” ile terk edileceğini biliyoruz. O gün geldiğinde iyilerden olabilmek ümidiyle.
Anadolu’nun Sendikası’ndan, Anadolu’ya sevgi ve muhabbetle…
Mehmet DEMİREL
AES Konya İl Başkanı