Okul öncesi ve ilkokul kayıtlarında “yaş problemleri” ile matematiğini güçlendiren veliler, Türkçesini ve Felsefesini geliştirmek için TEOG gibi bilinmez kısaltmalara yoğunlaşmaktalar. Yakın Tarih bilgisi için de yıllardır dikiş tutmayan üniversite sınav sistemine eğilen veliler, üniversite mezunu çocukları için Dua edip Din Kültürü bilgisini geliştirerek gerçek anlamda sınav kaygısı taşımaktalar.
Öğrencilerin okul öncesinden itibaren başlayan değişime ayak uydurma maratonu, ilkokullarda 4+4+4 ile birlikte 60 aylık çocuklara kadar çekilmiş durumdadır. Orta okula kayıt yaptıracak öğrenciler için İmam-Hatip ve diğer ortaokullar olmak üzere iki seçenek sunulmaktadır. TEOG sınavından aldığı puan ile ortaöğretime girecek öğrencilerin ise birçoğu okul tercihleri için yeterli bilgiye sahip değildir.
Meb mantığınca TEOG ve 4+4+4’ ün reform olduğu düşünülürken somut verilerde artı yönde bir değişimin olmadığı aşikardır. Tıpkı TL den altı sıfır atıldığında kafa karışıklığından başka bir şey yaratmadığı gibi bu değişimin de kafa karışıklığından başka bir şey yaratmadığı öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından görülmektedir. Meb’ in anlık kararlarla ya da yabancı ülke gezilerinde dikkat çeken bir uygulamanın getirilip ülkemize monte edilmeye çalışılması eğitimi deforme etmektedir. Bu deformasyona uğratan hatalarda ısrar etmek ise, yanlış eğitim olgusunu meydana getirmektedir.
SBS yerine TEOG, 8 yıl yerine 4+4+4 getirmek eğitimin en çok aksayan yönlerini tedavi etmek için getirilmemiştir. Okulların ve eğitim-öğretimin kanayan yönlerine bakmadan sistemi tedavi etmeye çalışmak anlamsızdır. Çünkü baş ağrısı geçsin diye ayak tırnağı çekilmez. Umarım İmam-Hatip orta okulları gibi diğer meslek liselerinin de orta okul kısımları aynı hızda açılır. Biz eğitimciler de bu uygulamanın gerçekten daha iyi eğitim için yapıldığına inanmak için daha fazla kendimizi zorlamayız.
ÖSS-ÖYS derken sadece ÖSS ye dönüşen ve durmadan değişen üniversite sınavları artık isim değişikliğini dahi takip edilemez hale getirdi. Ayrıca geçen yıl girdiği sınav sistemini bu yıl bulamayan öğrencinin farklı derslere çalışmak zorunda kalması geçmiş emeğini yok edebiliyor. Veliler ve öğrenciler kaygılı bir şekilde gelecek seneki değişimi bekliyor.
Eğitimde uzun vadeli Devlet politikaları üretilmesi gerekiyor. Aksi takdirde hükümet politikaları öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve kısacası eğitimi deneme tahtasına çevirebiliyor.
Sınav sistemlerinin (eğer sınav gerekli ise) en az 5 yıllık uygulanması gerekiyor ki, eğitimin üç temel unsuru (öğretmen, öğrenci, veli)bir değişime ayak uyduramadan yeni bir değişime maruz bırakılmasın. Ayrıca bu sınav sistemi için yeterince altyapı çalışmalarının yapılması gerekiyor.
Temeli sağlam atılmadan hiçbir değişim uygulamaya geçirilmemeli ki, yapılmak istenilen sağlam temeller üzerine otursun. Zira bunun için üç temel unsura danışılarak temel atılması eğitimin verimliliği için çok önemlidir.
İsim değişiklikleri ve ufak rötuşlarla reform edasına sokulmaya çalışılan yeniliklerin, kaygı yaratmaktan umut verici bir kimliğe geçişi sağlanmalıdır. Biliyoruz ki bir resimde ressama danışılmadan yapılan gereksiz rötuşlar doğallığı bozduğu gibi büyük resmin kompozisyonuna da zarar verir. Yaptıktan sonra düşündürmek yerine, düşündükten ve üç ressamın fikirlerini aldıktan sonra rötuş yapılsaydı; şimdi sahadaki herkes ne yaptığını ve yapacağını biliyor olurdu. Umalım ki Meb üzerinde sorumluluk sahibi olduğu kitlenin endişelerine kulak verip, istikrarla istikbale yürüyen adımlar atsın.
Ne diyelim, yenilikleri dört gözle bekleyen hepimize kolay gelsin şimdiden. Şimdi ve daha sonra…
Kadir Kılıç
AES Mardin İl Basın Sözcüsü