Kölelik; doğuştan özgür olan bir insanın, bazı zorlayıcı sebeplerden dolayı hürriyetini yitirmesi ve yaşam enerjisini başka bir insanın özgürlüğünün kutsanması için feda etme sürecidir.Köle ve sahip ilişkisi insanlığın yükselebileceği zirveyle,düşebileceği çukurun sınırlarını çizen,sosyal ve psikolojik bir vakıadır.
İnsanlık tarihi güden ve güdülen,hükmeden ve boyun eğen,ezen ve ezilen,sömüren ve sömürülen,zulmeden ve zulüm gören bir karşıtlık hiyerarşisine sahne olmuş,tarihin mükerrer olma karakterinden olsa gerek,çağımızın bütün modernitesine rağmen köle-sahip ilişkisi sürmeye devam etmiştir.Köle sadece bedeniyle değil,beyniyle de köleleşmiş kişidir.Bir köleden beklenilen özgür olma,hürriyetine kavuşma arzu ve mücadelesi tam tersine tezahür etmiş,efendinin memnuniyeti ve refahı için bedenin ve ruhun feda edilmesine dönüşmüştür.Köle,sahibinin iktidarının ve refahının sürmesine sağladığı katkıdan memnunluk duyar, efendisin zevk ve sefahat içerisindeki yaşamına katkısından gururlanır, önüne attığı birkaç kırıntıya minnet duyar, sahibinin rakibiyle kavga eder,hakaret eder,dayak yer ,yeri gelir canını feda eder,sahip mutlu olduğunda sevinir,hüznünde üzülür,hakaretine hak verir,aşağılandığında takdir eder,gittikçe insanlıktan uzaklaşır,akıl sahibi bir hayvana dönüşür.
Hegel;’’efendi-köle diyalektiği’’adını verdiği süreci değerlendirirken, sadece kölenin değil, efendinin de zamanla bir köleye dönüştüğünü, gücünün yarattığı rolün tutsağı olarak, daima güçlü görünmek için sahte bir role bürünmek zorunda kaldığını ve bu rolün esiri olduğunu anlatır. Köle ve sahip ilişkisi rollerin karşılıklı olarak gerçekleştirildiği tiyatral bir görüntüye dönüşür.
Köleliğin en belirgin tezahürü, insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin yeteneği olan, düşünme, akıl yürütme, sorgulama, eleştirme, yargılama, kıyaslama gibi zihni faaliyetlerini, sahibinin diyalektik hegemonyasına teslim etmesidir. Kölenin bilinçaltı ve balık hafızası, slogan ve talimatlarla yüklenerek, düşünmemeden kaynaklanan zihni boşluk bu eklentilerle doldurulur. Köle, savunduğu düşüncenin, idealin, sloganların kendine ait olduğunu zanneder, sahipleri tarafından tebrik edilerek onore edilir.
Köleliğin öldürücü hastalıklarından biri de korkudur. Sahibinin geçmişte uyguladığı şiddet ve tedhiş ve arkasından gelen acıma ve merhamet arasında sıkışmış hatıraları, geleceğini belirleyecek kararlar aşamasında, elini kolunu bağlayan görünmez prangalara dönüşür. Korku öyle belirgin olmuştur ki, sahip emretmeden, talimat vermeden, irade belirtmeden bile durumdan vazife çıkarır, yangına körükle yaklaşır, yüklendiği yükü katmerleyip, artırır. Bu işgüzarlık bazen sahipleri bile şaşırtarak sohbetlerine konu olur, kölelerinin bağlılık, azim ve cefakârlığından övünürler.
Zaman içinde köle edebiyatı ve terminolojisi de gelişme göstermiş,nesilden nesile tevarüs ederek günümüzün bilgi çağına ulaşmıştır.En sık kullanılan ifadelerden biri,’’Telefonlar dinleniyor,abi…’’,’’Yazdıklarına dikkat et,Komiser Colombo okuyor…’’,’’Abi,kendine dikkat et, ismin geçti…??’’,’’Fizan neresi biliyon mu?kardeş.Dakkasında orda bulursun kendini..’’,’’Akıllı ol!Aç kalırsın valla..’’,’’Aman oğlum,anana da sövseler sen kimseyle dalaşma..’’,’’işini yap,kimseye karışma,evinde otur,boşver millet ne yaparsa yapsın..’’Ben uyarmıştım amma,lafımı dinlemedi,şimdi sürünüyo..’’Abi,seni sordular,ben de senin için iyi şeyler söyledim.Dikkat et abi…’’Bu diyaloglar günlük köle yaşamının her sahnesinde tekrarlanmaya,korkuların yeniden canlanmasına,sahibe itaatın ve bağlılığın güçlenmesine katkı sağlayarak,insan yaşamının doğal dengesi haline dönüşmüş sürecin inkıraza uğramadan devamına fırsat vermiştir.
Mars’ın insanoğlu tarafından çiğnenmesine az bir zaman kalmışken, iktidarı ve gücü paylaşan efendilerin arasına kara kedi girmiş, sahiplerinin muti bendeleri, vuku’ bulacak çatışma için baltaları bileyleyip, itaat ve bağlılıklarını, biatlarını tazelemekte, ,kölelik prangasından kurtulup ıssız dağlara çekilmiş birkaç eski köle de; son günlerde çetin çatışmalara sahne olan köleler savaşının heyecanıyla, yüksek bir zirveye kurulmuş yaban armudu yiyerek seyretmekteler.
Turan TEMEL
AES Ordu İl Sekreteri