Dili, dini, mezhebi ve de ırkı yoktur çocukların. En kalabalık ulusudurlar dünyanın… Bir tohum gibi saçılmışlardır dört bir yana… Biz yetişkinlerse hoyratça davranırız onlara. Öncelikle ailemizde başlarız bir etiket vurmaya. Sen BU’sun ve tüm BU’lar gibi düşünüp yaşamalısın deriz. BU’lardan ibaret sandığı dünyada büyür çocuklarımız.
Kimi zaman okulda kimi zaman sokakta yeni yeni BU’larla karşılaşır. Her biri BU şüpheyle bakar diğerine. Dinlemek, anlamak, bilmek istemez. Çünkü tüm bunları yapabilmesi için “merak” gereklidir. Ama gelin görün ki önce aile sonra okul alıvermiştir elinden merakını. Ne gerekirse biz veririz sorma sorgulama denmiştir.
Önce etiketlediğimiz sonra merakını öldürdüğümüz çocuklarımız yetişkin olmuştur artık. Kendinden olmayana kötü gözle bakan empati yoksunu bir yetişkindir o. Kimi zaman sapık, kimi zaman, katil kimi zaman da hırsız olarak bir mısır gibi patlamaktadır aramızda.
Uyanma vakti gelmedi mi? İdam etmek neye yarar yüzlercesi hala aramızda yaşarken?
Tüm eğitimciler; şimdi bırakıp defteri kitabı önce insan olmayı öğretelim çocuklara. Aklını hür, vicdanını temiz, karakterini düzgün eyleyelim…
Metin ÖZYÜREK
AES İstanbul Teşkilat Sekreteri