Milli Eğitim Bakanlığı pardon “ milli eziyet bakanlığı” formunun zirvesinde son zamanlarda… Ne adının hakkını verir derece de milli ne de eğitimin gerekliliklerini yerine getirebilecek kadar eğitimle alakalı…
Her sene dar bir zümre tarafından alınan anlık kararlarla yol alınmaya çalışılması nedeniyle günden güne işin içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı eğitim sistemimiz..
4+4+4 sistemine; bakanlığa göre uzun yıllar yapılan çalışmaların sonucunda ( bana göre üst akılın talimat vermesi sonucu anlık bir karar ile ) geçildi! Yine uzun yıllar üzerinde çalışılan bu yeni sistemde 5. Sınıfların ortaokula geçirilmesinden dolayı 1 tane bile norm fazlası sınıf öğretmeni oluşmayacaktı. Ve tabi bakanlık haklı çıktı 1 tane değil tam 49 000 tane sınıf öğretmeni norm fazlası oldu!
Sonrasında bu fazlalığı nasıl eritelim diye uzunca bir uğraş veren bakanlık YAN ALAN SAÇMALIĞI diye bir şey keşfederek harika bir çözüm buldu! Yaklaşık 45 000; 17 ile 20 şer yıllık sınıf öğretmeni yan alan saçmalığı ile 1 GECEDE branş öğretmeni oluverdi. Şuan okullarımızda branşından bihaber binlerce öğretmenimiz var! Nasıl mı? Bir okul düşünün İngilizce öğretmeni yaklaşık 20 sene önce yarım dönem aldığı ders sayesinde şimdi İngilizce öğretmenliği yapıyor tabi ki YES, NO diyebilecek kadar! Diğer branşlar içinde bunu genişlettiğimizde tablonun ne kadar vahim olduğunu anlamanız güç olmayacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü ile yaptığım görüşmelerde; ALAN DEĞİŞİKLİĞİNE sıcak bakmadıklarını dile getirdiler. Öyle ki kadrolu öğretmen iken, maddi manevi onlarca yükün altına girip; kendini geliştirmek, daha mutlu ve daha verimli olabilmek adına 2. kez üniversite okuyup farklı bir öğretmenlik alanına geçmek isteyenlerin bile HAK YİYECEĞİNİ düşünmekteler! Oysa bir kadro dolarken bir kadro boşalacak ama farkında değiller! Dahası eğitimini aldığı alanda öğretmenlik yapmak hem çocuklarımız için hem de öğretmenlerimiz için kazançtır.
Yaptığım görüşmeler esnasında : “ - kaba tabirle kendinizi geliştirmeyin, verimli olmanıza da gerek yok kadrolusunuz sallayın başını alın maaşınızı mı diyorsunuz? “ dediğimde ; “ - Yok hayır böyle bir şey demiyoruz ama bakın işinize işte “ diyorlar..
Benim anladığım şu: öğretmenin kendini geliştirmesine, verimli olabilmek için çabalamasına gerek yok! Atandınız ya şükredin diyorlar.
Bir diğer konu ise Anayasa Mahkemesinin MEB Yönetici Atama Yönetmeliğini iptal ettiğine dair yayınların ulusal ve yerel basında yer alış şekli. Yapılan haberlerin tamamında; Okul müdürü iken görevden alınanların DÜZ ÖĞRETMEN olarak atandıklarını ve eski görevlerine geri dönecekleri yönündeydi. Mahkemenin gerekçeli kararını görmediğimiz için içerikle ilgili bir şey söylemeyeceğim ama DÜZ ÖĞRETMEN tabiri oldukça canımı sıktı. Paralel yapıdan sonra; düz öğretmen, yamuk doktor, eğri hâkimler mi gelecek! Sanırım geometri seviyemizi ülkece bu şekilde ilerletme kararı aldık.
Kadrolu, Sözleşmeli, Vekil, Ücretli öğretmenden sonra birde DÜZ ÖĞRETMEN furyası başladı, hadi hayırlı olsun.
Yapılan açıklamalardan sonra Ağustos ayında 37 BİN düz öğretmen alınacağını açıklamakta bana düşer bu durumda sanırım.
Anadolu Eğitim Sendikası ( AES ) olarak eğitim sistemimizin saç ayaklarından olan öğretmenlerimizin niceliksel gelişimi kadar niteliksel gelişiminin de çok önemli olduğunu yetkililere bir kez daha hatırlatmak isteriz.
MURAT MEHMET GÜLER
AES Manisa İl Başkanı
manisa@aes.org.tr