Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Eylül 2005 dönemi itibari ile ilk kez “Sözleşmeli Öğretmen” yapısı ile tanıştık. Devam eden vetirede 70 000 civarında öğretmenin sözleşmeli olarak istihdam edilişini seyrettik. Lakin aynı dönemde kadrolu ve ücretli öğretmen ihtihdamı da yapılmaktaydı. Derken 2011 yılında bütün sözleşmeli öğretmenler kadroya alındı. 6 yıl sonrayı öngöremeyen MEB, sözleşmeye uymadı. Kadroya alacağı öğretmenleri neden sözleşmeli atadı? Bunu çözmek izafiyet teoremini anlamaktan daha zor gibi.Hele akşamdan sabaha değişen MEB politikası rüzgarlarında…
Mağdur Etme Bakanlığının öğretmen alımlarındaki sözleşmeli-kadrolu ayrımı yaparak öğretmenler arası birbirine düşürme politikası tekrar başlayacak gibi. Geçmiş yıllarda karşılaştığımız sözleşmeli öğretmenin kadroluya olumsuz bakışına(sanki sözleşmeli oluşunun müsebbibi mesai arkadaşıymış gibi) maruz bırakıcı bu uygulamanın yeni yine yeniden gelmesi, branşçı-sınıfçı ayrımındaki kutuplaştırma amacının yetmediğinin bir göstergesi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü sosyolojik anlamdaki çalışmalarda toplumlarda ya da spesifik anlamda kurumlarda bu tip kutuplaşmanın olması yönetimi ve biatı kolaylaştırdığı alenen sabit olduğu görülebilir.
2017 itibari ile sözleşmeli öğretmen alımı olacaksa, neden 2011 de bütün sözleşmeliler kadroya alındı? 2011 de kadroya alınacak sözleşmeli öğretmenler neden 2005 de sözleşmeli atandı?
Her 6 yılda bir radikal karar gibi kamuoyuna lanse edilen bu tekrarlama bir takvim midir? 2017 de atanacak olan sözleşmeli öğretmenlerle birlikte 2022 de atanacak sözleşmeli öğretmenler ve arada atanan sözleşmeli öğretmenlerin yekününü 2023 de kadroya geçiş mi bekliyor?Eğer bekliyorsa 2017 de atanan öğretmenin 2022 de atanacak öğretmene göre mağduriyeti nasıl giderilebilir? Yoksa 2011 de kadroya geçirilen sözleşmelilere yapılan kıyak sonucu, yüksek puanlarla kadrolu atanmışlarda oluşan mağduriyet tekrarlanacak mı?
Görünen o ki, yapılan sözleşmede güven vermeyen öğretmenler değil, geçmişte yapmış olduğu tutarsız uygulamalarıyla bakanlığımızın ta kendisidir.Şimdi sözleşmeli atanacak öğretmenler birkaç sene sonra kadroya geçme umuduyla sözleşmeli öğretmenlik tercihi yapacaklar.Bu taleplerindeki haklılık payının sebebi yine bakanlığımızın değişken politikalarıdır. İnsanların kafalarında gezinen problem temelli 5 bilinmeyen denklem mahiyetindeki bu sorulara açık ve net cevap verilmelidir.Çünkü bir öğretmen, konumu ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir sürprizle karşılaşmadan mesleğini icra edebilmelidir.Her şey açık-net ve öngörülebilir olmalıdır.
Sonuç itibariyle bakanlığımızın Mağdur Etme Bakanlığı olma konusunda ısrar etmemesi tek temennimizdir. Zira nasılsa kadroya alacağınız öğretmenleri sözleşmeli olarak istihdam etmenin mantığı yoktur. Mağduriyeti ve yaratacağı mağdurları vardır. Eğer uygulamada tutarlılık gösterileceği kesin ise, orası istisna. O halde ispatlanmalı ve güven verilmelidir.
Kadir KILIÇ
AES, İstanbul/ Sancaktepe İlçeTemsilcisi