Çevrenize baktığınızda birçok okul görmeniz mümkün. Genel olarak herkesin gördüğü büyük binalar, kalabalık, çocuk sesleri...
Benim gördüğüm ise yüksek duvarlarla çevrilmiş, üstünde tel örgüler, balık istifi gibi hizaya sokulan öğrenciler, kocaman demir kapı ve önünde duran görevli, arada nöbet tutan (gardiyan misali)öğretmenler... Kocaman iç karartıcı renkte binalar, resmi kıyafetli ciddi öğretmenler bir çocuğu ne kadar cezp edebilir sizce? Duvarların yüksekliği yetmiyormuş gibi bir de üstüne tel örgü? Kimi kimden koruyoruz?
Sınıflarda her sabah alınan yoklamalar, neyi sayıyoruz? Arka arkaya dizilmiş sıralarda koyun sürüsü misali öğrenciler, ne yapmaya çalışıyoruz? Koridorlarda gardiyan gibi nöbet tutan öğretmenlerin anlamı ne? Metrekareye kaç öğrenci düştüğü belli olmayan bahçeler, yeşillikten yoksun beton yığını olan oyun alanları... Saymakla bitmez.
Çocuklarımızın eğitim yuvalarının bu derece iç karartıcı, çekicilikten uzak, sıcaklıktan yoksun olması çok acı. Ayrıca takım elbiseli öğretmenin çocuğun üzerinde nasıl bir korku uyandırdığının farkında mıyız? Çocuklarımızı özellikle 1.sınıfa alıştırırken neden bu kadar zorluk çektiğimizi anlamak çok zor olmasa gerek. Park gören bir çocuk her şeyi unutup orada mutlu olabiliyorsa okullarımızda neden bu olmasın. Bu şartlarda bir çocuk okulu ne kadar sevebilir.
Hâlbuki bir okul bulunduğu yerde göze çarpmalı. Baktığınızda rengârenk, yeşillikler içinde, çocukların rahat ve huzurla koşup oynayabildiği, öğretmenini ulaşılmaz biri olarak değil de arkadaş olarak görebildiği, sınıfında etkileşimi yüksek bir biçimde oturabildiği bir ortam olması gerekmez mi?
Çocuğu topluma kazandırmak yerine tamamen toplumdan koruyoruz resmen. Peki, kimden koruyoruz ve neden? Bir toplumda bireyleri eğitemediğimiz için olmasın bu. Eğitim sistemimizde ciddi anlamda sorunların olması toplumdaki bireylerin de kötü yetişmesine sebep oluyor. Bu yüzden EĞİTİM ŞART!
Şimdi siz karar verin okul mu hapishane mi?
Kübra BAYRAK
Anadolu Eğitim Sendikası