Biz tarihin hangi döneminde olursa olsun ister sözlü ister yazılı kaynaklarda milletimizin misafirperverliği ve yüksek ahlakı ile öğünür, gelecek nesillerin de bu şekilde yetişmesi için bir sürü örnek anlatırız. Okullarda değerler eğitimi üzerine programlar düzenleriz. Öğretimin önemli olduğu kadar eğitimin de bir toplum için ne kadar gerekli olduğunu Milli Eğitim Temel Kanununa, ders müfredatlarına koyarız. Çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan, kötü arkadaştan, kötü söz söylemekten uzak tutmaya çalışırız. Gün geçtikçe modern çağın çarkı içinde yıpranan, törpülenen değerlerimizi ayakta tutmak için çırpınır dururuz.
Çırpınırız çırpınmasına da bugün geldiğimiz noktayı değerlendirdiğimizde suç oranlarının artığının, ahlaki ve etik kuralların gün geçtikçe toplum üzerindeki etkisinin azaldığının, bireysel çıkarların hep bir adım önde olduğunun farkına varmak hiç de zor olmasa gerek.
Bütün bunların yanında ülkemizde üzülerek şahit oluyoruz ki siyaset dilinin gerçek temsili sağlayan ortak bir dil olması, temsili demokrasinin, milletle siyaset kurumunu birleştirici bir yönünün olması gerekirken ve en önemlisi de milletin kandırılmadan, etki altında kalmadan karar vermesine, görüş bildirmesine hizmet etmesi gerekirken, milyonların önünde argo kelimeler, kavramlar imalı cümleler üzerine kurulmuş bir siyaset diline maruz kalıyoruz. Sağdan, soldan, ortadan, yandan, kıyıdan, köşeden ne taraftan olursa olsun bu dil, millete yapılmış bir saygısızlıktır. O kadar övündüğümüz hasletlerimizi yok saymaktır.
Eğer siyaset dili böyle ise okullarda erdemden faziletli davranıştan, güzel üsluptan bahsetmenin ne hükmü kalır? Televizyon ekranlarında gün boyu seviyesi siyaset diline yakışmayan üslup bombardımanına tutulmuş çocuklara, gençlere ‘Siz bu sözleri duymayın.’ nasıl deriz? Ülkenin en önde gelen insanlarının kullandığı bu dil toplumsal çatışmayı körüklüyorsa, yadırganması gereken ifadeleri normalleştiriyor ve gençlerin kullanımına sunuyorsa okullardaki eğitim, mahalledeki iletişim ne hale geliyor farkında değil misiniz? Bu siyaset dilinin toplumun şikâyet ettiğimiz yönüne katkısı hiç akıllara gelmez mi? ‘Önce onlar başlattı.’ cümlesi kimi kurtaracak? Yeri geldiğinde herkesin örnek olsun diye kullandığı Peygamberimizin ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.’ sözünü sadece ağızlara sakız olsun diye mi söyleyeceğiz? Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘Eline, beline, diline sahip ol.’ uyarısını unutacağız mı? ‘Siyasettir söylenir. ’ deyip sorumluluktan kurtulacak mıyız?
Bize bu siyaset dilini reva görenler bu millete büyük haksızlık yapıyor. Bu millet bu dili hak etmiyor…..
Nihat ÖRS
AES Çorum İl Başkanı