Lise yerleştirme sınav sisteminin değiştirilmesi üzerine nur topu gibi bir tartışma konumuz daha oldu. “Nitelikli okul, niteliksiz okul”
Nitelikli okulun ölçütü nedir? Okul binalarının güzelliği mi? Okulların kadrosu mu? Öğrencilerin akademik performansı mı? Kanaatimizce kamuoyunda “kaliteli” olarak bilinen okulların çoğu gerçek kalite standartları açısından diğer okullardan çok da farklı değiller. Her şeyden önce okul niteliği, eğitim sisteminin kalitesi ile doğru orantılıdır. Kaliteli bir eğitim sisteminiz yoksa, kaliteli okullardan da bahsedemezsiniz. O halde okul niteliğinin ölçülmesinde sorulması gereken ilk soru “Okuldan ne bekliyoruz?” olmalıdır.
Eğitimin amaçları ve okulun işlevlerini ölçmeye yönelik sorulardan bazıları şunlardır: Okul öğrencilere geleceği görme ve planlama olanağı sağlıyor mu? Okul etkili ve verimli mi? Okul bireysel ve toplumsal sorunlara kalıcı ve etkili çözümler üretebiliyor mu? Bireysel ve toplumsal beklentilere cevap verebiliyor mu? Okul öğrencilerde öğrenme motivasyonunu ve alışkanlığını geliştirebiliyor mu? Öğrencilerin bilgi, beceri ve başarı düzeyini yükseltebiliyor mu? Okul vatandaşlık bilincinin oluşmasına katkı sağlayabiliyor mu? Okul gerçeğe (bilime) saygı, kişisel bütünlük (insanın özünün, sözünün ve davranışının bir bütün içinde olması), hakkaniyet (adalet duygusu), insan onuruna saygı gibi evrensel değerleri ne ölçüde aktarabiliyor?...
Ülkemizde maalesef bu sorulara tatmin edici cevaplar verebilmek mümkün değildir. Dolayısıyla okullarımızın çoğunlukla “nitelikli” olduğunu söylemek de mümkün değildir. Fen Liseleri gibi bazı okulların akademik başarısının diğerlerinden üstün olmasının nedeni bu okulların diğer okullardan kaliteli olması değil, bu okullarda okuyan öğrenci profilinin, akademik performansları yüksek öğrencilerden oluşmasıdır. Bu okullara seçilen öğrenciler eğitimdeki tüm olumsuzluklara rağmen kişisel gayretleriyle belli bir başarıyı yakalayabilmekte ve bu okulların cazibesini artırmaktadırlar. Bu okullarda çalışan öğretmenler ve idareciler de hiç kuşkusuz ki olağanüstü bir gayret ve özveri ile çalışmaktadırlar ancak öğretmene kaliteli hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim ve mesleki özerklik sağlanmadığı sürece öğretmenin öğrencilere katkısı sınırlı olacaktır.
Kaliteli okul ancak bilimsel ve demokratik bir eğitim sistemi ile mümkün olur. Bunun yolu da iki, üç yılda bir sınav sistemini değiştirmekten değil, köklü bir zihniyet değişiminden geçer. Bu zihniyet değişimini gerçekleştirebilmek içinde devlet ve millet olarak öncelikle “toplumsal ve bireysel olarak okuldan ne bekliyoruz?” sorusuna, samimi, dürüst, gerçekçi ve akılcı bir cevap vermemiz gerekir. Cevap vermemiz gereken asıl soru ise şudur: nitelikli olmayan, eğitimde kaliteyi yakalayamayan bir kuruma OKUL demek doğru mu? Diploma veren bina diyebiliriz.
Her çocuk aynı derecede kıymetli. Öyleyse her okul nitelikli olmalı, kaliteli eğitim vermelidir. Sınavlardan çok sürece odaklanmamış şart. Biz buna varız, elimizden gelen katkıyı da sunacağız.
Oğuz AYAN
Çorum AES İl Basın Sekreteri