Milli Eğitim Bakanlığının yıllardır süregelen atama ve yer değiştirme uygulamaları, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan öğretmenler için iller arası yer değiştirme zorluğunu artırıyor.
2010 yılında getirilen zorunlu hizmet muafiyeti sonrası birinci bölgelerde fazlalaşan öğretmen sayısı, sonraki yıllarda da özellikle özür durumu tayinleriyle daha da arttı. Geriye kalan norm açıklarının çok azını iller arası tayinlere açan MEB, birinci bölgelere tayinleri önemli ölçüde engellemektedir.
Özellikle de sınıf öğretmenliğinde durum vahim düzeydedir. 4+4+4’ün doğurduğu kaosun da etkisiyle, sınıf öğretmenleri neredeyse yerlerinde çakılı kaldılar.
Aslına bakarsanız MEB zaten bir takım sebeplerden ötürü iller arası rotasyona sıcak bakmamaktadır. Bu yer değiştirmelerin devlete doğurduğu ekonomik yükü azaltmak, yıllardır benimsenmiş bir stratejidir.
Durumun bir başka yanı da “eğitimin yerel yönetimlere devri” meselesidir. Eski Bakan Ömer Dinçer döneminde bazı AK Partili vekillerce hazırlanan kanun tekliflerinin hedefinde bu vardı. O dönem gelen tepkiler ve Kürt açılımı sürecinin işleyişindeki sorunlar, yerel yönetimleri etkin kılacak sistemin rafa kalkmasını sağladı. Ancak Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağındaki bazı ayrıntılar eyalet sistemi izlerini yine çağrıştırdı. “Yer değiştirme şartları kısıtlanmış öğretmenlerin bulundukları bölgenin öğretmeni olması mı istenmektedir?” sorusu geliyor akla.
Taslakta “İller arasında yer değiştirecek öğretmenlerin alanlar bazındaki kontenjanları ülke genelinde dengeli dağılımı sağlayacak şekilde hizmet bölgeleri ve illerin doluluk oranları dikkate alınarak belirlenir.” denmektedir. Bununla birlikte MEB eş özrüyle yer değiştirmek isteyen öğretmenlerin eşlerine ait üç yıllık kesintisiz sigortalı çalışma beyanı istemektedir. Eğitim özrü ise zaten kaldırılmıştır. Yani iller arası yer değiştirmelerde kontenjan kısıtlamaları yasalaştırılıyor ve ayrıca özür durumu tayinlerinin de azaltılması hedefleniyor.
MEB Haklı mı?
MEB’in iller arası tayinleri kısıtlamak istemesinde kamuoyuna sunduğu gerekçesi şudur: “Zorunlu çalışma yerlerinde –özellikle doğu illerinde- öğretmenleri tutamıyoruz. Kalkınmada öncelikli bölgelerde görev yapacak tecrübeli öğretmenlere ihtiyacımız var.
MEB’in, sunduğu gerekçelerin dışında şunları da gözettiğini de varsaymak yanlış olmaz: İller arası yer değiştirmelerde ödenen yolluklar ciddi bir külfettir. Ayrıca doğu illerinde öğretmen rotasyonun fazlalaşması, bu illerde oralı öğretmenlerin hakim duruma geçmesine yol açmaktadır. Hükümet ve MEB bu durumun, etnik gruplaşmalara ve özellikle de Kürt siyasi hareketinin yanında yer alan eğitim yapılaşmasının güçlenmesine yol açmasından da endişe etmektedir. İller arası rotasyonun azalmasının, doğu illerinde öğretmenlerin (Doğulu-Batılı şeklinde) homojenleşmesini sağlaması beklenmektedir.
Çözüm
İller arası yer değiştirmek de, ailenin bütünlüğünü sağlamak da öğretmenlerin en temel haklarıdır. Bazı yönlerden MEB’in bu yer değiştirmeleri engelleme çabası anlayışla karşılanabilir, ancak çözüm yöntemlerini değiştirmesi gerekir. Özellikle de ekonomik boyutunda bazı tavizler verilmesi için hükümetin diğer birimleriyle (bilhassa Maliye Bakanlığı) beraber hareket edilmelidir.
- Becayiş getirilmelidir. Bir bölgede çalışacak öğretmenlerin sayısını etkilemeyecek olan becayiş, isteğe bağlı bir rotasyon gerçekleştirilmesini sağlayacağından öğretmenlerin de motivasyonunu artıracaktır.
- Zorunlu hizmet bölgelerinde alan düzeyine bağlı olarak öğretmenlere ek ücret verilmesi sağlanmalıdır. Bu ücret artışı ek ders ücretlerindeki komik artışlarla sınırlı kalmamalı ve kamuoyunu aldatmaya yönelik olmamalıdır. Sendikamızın Bakanlığa daha önce sunduğu kapsamlı çalışmalarda olduğu gibi hatırı sayılır düzeyde ücret artışları gerçekleştirilmelidir.
- Lojman, hizmet puanı, bazı diğer özlük hakları gibi meselelerde zorunlu hizmet alanlarına bağlı olarak pozitif ayrıcalıklar sağlanmalıdır.
Güven DOĞAN
Anadolu Eğitim Sendikası Bilecik Temsilcisi