Zor bir süreç, sıkıntılı zamanlar ve endişe… Bir karmaşadır aldı başını gidiyor… Taraftarlar; çeşit çeşit, rengârenk… Kimisi vurdumduymaz, kimisi bihaber, kimisi biatçı, kimisi makarnacı, kimisi gezici, kimisi ateşli…
Kadrosu son derece zengin, elamanları her yerde, imkanlarının sınırları bile yok, dahası sayıştay bile denetleyemiyorken, hala düşme potasında EĞİTİMSPOR. Evet belki fikstürü zor ama her maçını iç sahada oynuyorken bu duruma düşmek can acıtıcı…
Öyle ki takımın patronu her fırsatta televizyonlardan esip gürlüyor, şöyle elamanlar transfer ettim, böyle elemanlar getirttim vs vs vs… Her fırsatta takımın içindeki gerçek problemleri görmezden geliyor… Hatta elemanlarının ayaklarında krampon olmadığını bile fark etmeyip ellerine tablet bilgisayarlar tutuşturuyor daha iyi atak yapabileceklerini umarak…
Takımın başına hep başarısız ,nefesleri birkaç sezonu aşmaya yetmeyecek teknik direktörler getiriliyor.Bunlar da patronunun gözünü boyamak adına, günü kurtarmaya yönelik kararlar alıyorlar.Neredeyse her hafta farklı plan ve stratejilerle maçlara çıkıyor takım…Bir düzen yok .Öyle ki , zaman geliyor bir gecede aldığı kararla forvet oyuncusunu kaleci, kaleciyi orta saha oyuncusu, sol beki sağ bek olarak sahaya sürüyor takımın hocası…Taraftarlar ya da elemanların sendikaları kendisini eleştirmesin diye de; elemanlarını 15-20 yıl önce her mevkinin antrenmanını azıcık da olsa yapmış olanlardan seçiyor ki forvetten kaleci yapılmasına kimsenin sesi çıkmasın….
Zor iş hocalık, hele ki böyle çok sayıda elemanın varsa, herkese her yerde forma şansı tanımalısın, ama gel gör ki elemanlarda çeşitli nedenlerle defans da oynamayı istemiyor. Bir şekilde bir yolunu bulup defansta görev almaktan kurtarıyorlar kendilerini. Takımın patronu zaman zaman hocanın işine karışıp; bu böyle olmaz her eleman önce defansta görev yapmalı diye kesin karar alıyor haklı olarak.Ama ne hikmetse aynı patron allem ediyor kulem ediyor bir şekilde almış olduğu bu kararı unutup tamam defansta oynamak zorunda değilsiniz bu defalık muaf ! ettim sizi diyor. Elemanlar arasında haksızlıklar alışıla gelmiş bir hal alıyor… E tabi bu durumda artık ne elemanların huzuru kalıyor ne hocanın ne de durumdan yavaş yavaş haberdar olan taraftarların…
Yazık ki ne yazık, takım düştü düşecek, ne takımın patronundan bir hamle ,ne elemanlardan bir serzeniş ne de taraftarlardan bir eleştiri var..Hoş elemanların bir kısmı zaman zaman seslerini çıkarıp bu iş de BİN yanlışlık var dediklerinde ise takımın patronu siz kim oluyorsunuz be diyerek dikleşiyor ve olan yine elemanlara oluyor,yedikleri dayak ise tuzu biberi oluyor vicdanlarındaki yaraların yanında….
Çözüm çok uzakta değil aslında, son günlerin söylemiyle ÇARE VURAL, evet Yılmaz Vural hangi takımın başına geçse, bir heyecan bir renk getirmiştir, en azından düşmekten bir sezonluk dahi olsa kurtarmış olacaktır EĞİTİMSPOR ‘u…
Fena olmaz değil mi? nasılsa EĞİTİMSPOR’u düşünen yok.
Murat Mehmet GÜLER
AES Genel Başkan Danışmanı
AES Manisa İl Temsilci
manisa@aes.org.tr