Müziğin evrenselliğine inanırım. O yüzdendir kulağıma hoş gelen, günün anlamını yansıtan, bir duyguyu coşkulu şekilde yaşamamı sağlayan her türden, her dilden müziği severek dinlerim.
Net olarak tarihini anımsamamakla birlikte, 90’lı yılların başı diyebileceğim, halen geçerliliğini koruyan bir şarkıyı dinleme ihtiyacı duydum yine. Sevgili Kemal Özer’in kalemine, yüreğine dokunan maden işçilerinin yazgısı, şarkıya söz olmayı başarmış. Ne yazık ki asıl duyması gerekenlerin kulaklarına bu tınılar iletilememiş anlaşılan. Çünkü "Özel bir şirkete ait maden ocağında meydana gelen..." diye başlayıp devam eden son dakika haberleri verilebilmekte. Yani yüzlerce insanımızın göçük altında kalması yazgılarıymış gibi lanse edilmeye devam ediliyor. "Siz hiç şehit olan zengin çocuğu gördünüz mü?" diyen bir kafa vardı. Peki siz maden ocağına gömülen bir patron gördünüz mü? Daha geçen gün 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda belki üzerlerine kaç ton su sıkılmıştı bilemiyoruz. Öylesine derin, öylesine karmaşık bir dönemden geçiyoruz ki yine, adamın birisi çıkıp "karbonmonoksit ile zehirlenmeye tatlı ölüm" bile diyebilme aymazlığını gösterebiliyor. Dili sürçüyordur belki de kim bilir! Sahi böyle talihsiz bir açıklama da yapılmıştı öncesinde. Trafoya giren kedilerin eseridir diye de düşünüyorum hani trafo patlamasından bahsediliyor ya! Yanlışa yanlış demeyi öğrenemediğimiz sürece kaybeden oluyoruz. Kaybolan da insan hayatları ne yazık ki.
Bu zamana kadar üç bine yakın işçimizi kaybetmişiz. En büyük faciayı 263 kişinin yaşamını yitirdiği Zonguldak’ın Kozlu ilçesindeki grizu patlamasıyla olmuş. Bu ayıp bütün ulusumuzun ayıbıdır.
Türkiye’de şimdiye kadar yaşanan bazı maden ocağı kazaları şöyle:
7 Mart 1983: Armutçuk’ta grizu patlaması (103 ölü).
10 Nisan 1983: Kozlu’da grizu patlaması (10 ölü).
31 Ocak 1987: Kozlu’da göçük (8 ölü).
1 Ocak 1990: Bartın’ın Amasra ilçesinde grizu patlaması (5 ölü).
7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik’te grizu patlaması (68 ölü).
3 Mart 1992: Kozlu’da grizu patlaması (263 ölü).
26 Mart 1995: Yozgat’ın Sorgun ilçesinde grizu patlaması (37 ölü).
22 Kasım 2003: Karaman’ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması (10 ölü).
8 Eylül 2004: Kastamonu’nun Küre ilçesinde yangın (19 ölü).
2 Haziran 2006: Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması (17 ölü).
10 Aralık 2009: Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü).
17 Mayıs 2010: Zonguldak’ta grizu patlaması (30 ölü).
8 Ocak 2013: Kozlu’da grizu patlaması (8 ölü).
Derslerimizde doğal afetleri işliyoruz. Deprem, çığ, sel gibi. Depremin değil binaların ölüme sebep olduğunda hem fikiriz artık. Japonların yapmış oldukları binalara bakıyoruz. 8,5 şiddetindeki depremde adamlar kıpırdamadan yerlerinde duruyorlar. Binalarının yıkılmayacağına inançları tam. Japonların dinsel inanışı beni ilgilendirmiyor. Ahlakları önünde eğiliyorum. İsrail, Orta Doğu’ya yerleştiğinde ilk olarak uçaklarıyla çöle toprak taşıdı. Çölü ormana çevirdi bilirsiniz. Bizimkilere bakarsanız aklı fikri "gavurluktadır" İsrail’in. Ülke olarak bir yerlerde yanlış yapıyoruz ama nerede? Aslında bunun yanıtını hepimiz biliyoruz. Söylemekten korkuyoruz artık. Ülke olarak, duyduklarına inanmakla yetinmeyi öğrendik. Kendimize ait düşüncemizin olmadığı bir dünyamız mevcut. Dar kalıplarımız var. İnançlarımız kör kuyulardan ibaret. Kısacası, "gavur" uzaya yürüyerek gitmenin yolunu araya dursun, biz birbirimizi yemekle meşgul olalım. Hepsi bu mu? Değil...
Emek davasında yaşamını yitiren tüm maden işçilerinin ruhları şad olsun. Isınırken aklımıza gelmeyen o güzel insanları Kemal Özer’in şiiriyle anmak istiyorum.
"Yerin derinliklerinden geldiler
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
Ne kadar diplere bastırılsa
O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
Ağır ağır geldiler
Sonra her gün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
Ve adını değiştirdiler ülkenin"
Özlem RÜSTEM
AES Erbaa Temsilcisi