05/09/2019 tarih ve 30879 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK isimli kapsamlı değişiklik getiren düzenlemenin 38.Maddesinde: " MADDE 38 – Aynı Yönetmeliğin 91 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c), (e), (g), (ğ) ve (h) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir. Maddede (h) bendinde : “h) Çeşitli nedenlerden dolayı öğretmeni bulunmayan sınıfın düzeni ve öğrencilerin etüt çalışması, o saatte dersi bulunmayan nöbetçi öğretmen tarafından sağlanır. Nöbetçi öğretmenlerin hepsinin dersinin bulunması durumunda ise nöbetçi müdür yardımcısı gerekli tedbirleri alır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu madde ile getirilen değişiklikle öğretmenlere nöbet görevinde uygulanması fiilen mümkün olmayan, fazladan ek ders ücreti ödenemeyecek şekilde, nöbet görevinin amaç ve yapısına uygun olmayan ve angarya sayılabilecek yeni bir görev düzenlemesi yapılmıştır.
"Çeşitli nedenlerden dolayı öğretmeni bulunmayan sınıfın düzeni ve öğrencilerin etüt çalışması, o saatte dersi bulunmayan nöbetçi öğretmen tarafından sağlanır. " şeklindeki düzenleme genel düzenlemelere ve nöbet düzenlemesinin yapısına aykırıdır. Kamu yararı ve hizmetin gereklerine de uygun değildir.
Bu konu hakkında yürütmeyi durdurma talepli olarak dava açtık. Henüz talebimiz hakkında karar verilmedi.
Bilindiği üzere ek ders ödemeleri MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YÖNETİCİ VE ÖĞRETMENLERİNİN DERS VE EK DERS SAATLERİNE İLİŞKİN KARAR (Bakanlar Kurulu Kararı : 1/12/2006-2006/11350 Resmî Gazete : 16.12.2006/26378) uyarınca yapılmaktadır.
Öğretmenlerin nöbet görevleri için bu Karar’da bir hüküm yoktur. Toplu Sözleşmelerle bu görev için ödeme yapılması kararlaştırılmaktadır. Bu yıl yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde taraflar anlaşamayınca Kamu Görevlileri Hakem kurulu 28/08/2019 tarih ve 2019/1 sayılı karar ile 2020-2021 yıllarını kapsayan kararını verdi ve bu karar 01/09/2019 tarih ve 30875 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bu Kararın Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklar başlıklı Üçüncü Kısım’da “Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklar” bölümünde “Örgün Eğitim Kurumlarında Ek Ders Ücreti” başlıklı 20. Maddesinde ; “ (1) Örgün eğitim kurumlarında (mesleki eğitim merkezleri dahil) ders yılı süresi içinde eğitim ve öğretimin fiilen yapıldığı normal çalışma günleri için ilgili mevzuatına göre kendilerine nöbet görevi verilen ve bu görevi de fiilen yerine getiren müdür yardımcıları ile öğretmenlere haftada 3 saati geçmemek üzere ek ders ücreti ödenir.” Denilmektedir.
Öğretmenlerin nöbet görevine ek ders ödenmesi yukarıda belirtilen ve 05/09/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikten önce toplu Sözleşme metninde kabul edilmişti. Bakanlık, öğretmene ek ders ücreti ödemesi yapınca nöbet görevini kendi görev tanımından çıkararak giderek yeni ve ek yükümlülüklerle çekilmez bir hale getirmiştir.
Nöbet görevinin zaten öğretmene ek bir yük getirdiği ve bazen çok zorlayıcı hale geldiği malumdur. Bu konuda eğitim kurumlarında farklı uygulamalar da vardır. Bunlar yetmezmiş gibi “madem para veriyorum, boş derslere de gireceksin” dayatması kabul edilemez. Boş geçen derslerin nöbetçi öğretmen tarafından doldurulması uygulaması, ne yazık ki önce bazı okul yöneticileri tarafından öğretmenlere dayatılmıştır ve bu uygulama bir şekilde fiilen yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Bazı sendikalar, boş geçen derslere giren öğretmenler bakımından, nöbet görevine ek ders ücretinin arttırılması talebinde bulunmuşlardır. Hatta bu konuda Kamu Denetçisine de başvurulmuştur. Bakanlık, boş geçen derslere giren nöbetçi öğretmene artı ek ders ücreti ödenmesi için birtakım şartlarla ödenebileceğine ilişkin bir yazı dahi kaleme almıştır. Ancak Bakanlığın bu yazısına rağmen, mevzuatta yeri olmadığı için artı ek ders ücreti ödenememiştir.
Bize göre nöbet görevine ek ders ödemesinde boş derslerin doldurulması zorunluluğu olmadan toplu sözleşme kararına dayanılarak ödeme yapılmasına devam edilmelidir ve kesinlikle nöbetçi öğretmene boş geçen derslere girmek gibi ek yükümlülükler getirilmemelidir. Bu işin sonu yok. Zaten kocaman bir teşkilatı olan Milli Eğitim bakanlığının bu konuda yeni yükümlülükler yükleme telaşı sona ermelidir. Bazı sendikaların nöbet üzerinden kazanım elde etme çabası Bakanlığın da kafasını karıştırmaktadır. Umarız açtığımız davada yargı kararıyla bu iş aklı selim ile çözülmüş olacaktır.
Toplu sözleşme, aslında bir tekrardan ibaret!
4688 Sayılı KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI VE TOPLU SÖZLEŞME KANUNU’nda Toplu sözleşme 3. Maddede bu şekilde tanımlanmıştır: “ h) (Değişik: 4/4/2012-6289/3 md.) Toplu sözleşme: Bu Kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere yürütülen toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda mutabık kalınması durumunda taraflarca imzalanan sözleşmeyi,..” Kanunun 28. Madde ve devamında “Toplu Sözleşme” içeriği düzenlenmiştir.
Bu konuda daha sonra ayrıntılı olarak yazmak isterim ama bu yazımda sadece şunu sormak istiyorum. Her iki yılda bir yapılan toplu sözleşmelerde memurlara yeni mali ve sosyal haklar veriliyor mu? Ne yazık ki bu sorunun cevabı kocaman bir hayırdır. Toplu sözleşme metinleri bir önceki dönemde kabul edilen metnin noktası ve virgülüne kadar aynı metindir. Çok az istisnası vardır. İlginç değil mi?
Bir de sözleşmeli öğretmen olup da kadrolu öğretmenliğe geçenlerin durumu var.
01/10/2008 tarihinden önce 657 Sayılı kanunun 4. Maddesinin (B) fıkrasına tabi sözleşmeli öğretmen olarak çalışanların 01/10/2008 tarihinden sonra memur kadrosuna atanması halinde 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılması hakkında Sosyal Güvenlik kurumu Başkanlığından görüş ve açıklama istenilmiş ve kurum tarafından konu hakkında Sendikamıza 27/08/2019 tarih ve 14/10/2019 tarihli yazılarla açıklamalar yapılmıştır.
Bu açıklamalara göre; 01/10/2008 tarihinden önce 657 Sayılı kanunun 4. Maddesinin (B) fıkrasına tabi sözleşmeli öğretmen olarak çalışanların (5434 sayılı kanun kapsamında ataması ve çalışması yoksa) 01/10/2008 tarihinden sonra memur kadrosuna atanması halinde 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Konu hakkında ancak yasal düzenleme yapılması halinde bu öğretmenlerin, belirtilen dönemde sözleşmeli öğretmenlik yapmalarından sonra kadrolu öğretmen olarak atandıktan sonra 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılması mümkün olduğunu değerlendiriyoruz.
Tüm eğitim çalışanlarına kolaylıklar diliyorum.
Av. Ümit Gülseven